14. Bölüm

18.3K 1.2K 616
                                    


Bolca yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın.

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken insan ağlayamaz mı?

-Victor Hugo

Tatlı okumalar :)

🍁🍁🍁

Gözlerimi yoldan ayırmıyordum bir süre sonra Kuzey'in sesiyle gözlerimi ona çevirdim "Bige nereye gitmiş olabilir" cebimdeki telefonu çıkardım.

Bige'nin kaçtığını öğrendiğimde Kuzey ile çıktık. Klinikte Bige'nin akrabası olarak ikimizin ismi geçiyordu, sadece ikimizin. Klinik onada haber vermişti. Bige'yi bulamazsak polise ihbar ediceklerdi, Bige reşit olmadığı için bunu yapmaları gerekiyordu ama bu her şeyi daha fazla zora sokardı.

Telefonumdan Bige'nin konumunu buldum. Sabit bir yeri yoku haraket halindeydi. Bige daha önce gittiğimiz o yere gitmişti. Telefonu Kuzey'e uzattım "Burada" önce bakışları  bana döndü "Takip cihazımı taktın kıza" önce biraz afallasada yaptığımın mantıklı olduğunu biliyordu sessizce önüme döndü.

"Cihazı neye koydun anlaşılan Bige'nin bundan haberi yok" telefondaki konuma ilerlerken ona dönmedim kafamı cama çevirdim "Yanından ayırmadığı bir şeye" diyerek cevap verdim. Annemin ona bıraktığı kolye.

Annem o kolyeyi hiç çıkarmazdı, ölene kadar. Öldükten sonra Bige'nin olmasını istemişti şimdi ise Bige onu hiç çıkarmıyordu.

Konumu Kuzey'in telefonuna atıp Bige'yi aradım. Telefon bir süre çalsada açıldı "Ne yaptın?" sessizlik ama sessizliğin içinde onun hızla çarpan nefes alışları kulağımı dolduruyordu, koşuyor olmalıydı, kaçıyordu. Arkadan birilerinin tehdit sesleri geliyordu. Sesler uzaktı ama bağrışları duyulabiliyordu.

"Yine ne çaldın?" sesim bıkkın çıkmamıştı bu artık alışagelmişti "Parlak bir mücevher, sana takmamı ister misin?" alayla konuşmasında bile gülmüyorum. "Geliyorum, gelene kadar kendini koru" telefon kapandı.

Kuzey'e döndüm "İleriden dönerek önüne geçiceğiz" başımı onaylayarak salladım. Biraz ilerlediğimizde bir yolun önünde durduk. Bige koşarak gelirken bizi gördü hızla arka koltuğa oturdu nefes nefese kalmıştı.

Bir silah sesi ve camın patlama sesiyle hepimiz eğildik. Hiçbirimizden çığlık sesi çıkmamıştı "Kahretsin! Arabayı hılzı sür!" Kuzey komutumla arabayı çalıştırdı. "Sakın kafanı kaldırma" silah sesleri dolarken eğildiğim yerden Bige'ye baktım.

Arka koltukta eğilmiş duruyordu araba ilerlerken camdan arkada gelen arabaları görebiliyordum. Kahretsin fazlaydılar. "Kuzey arabayı şehirden uzaklaştır, polislerin farketmemesi gerekiyor" bulunduğumuz yerde terekedilmiş inşaatlar vardı ama bu yinede silah seslerinin insanlara ulaşma ihtimalini yok etmiyordu.

Bige yine bir suça bulaşmıştı ama bu sefer diğerlerinden daha tehlikeli olduğu anlaşılıyordu. Kuzey arabanın hızını arttırırken arkadaki arabalarda hızlanıyordu "Onlardan ne aldın?" dedim silah seslerinden sesimi duyması için sesimi yükseltiyordum "Onlar için değerli bir şeyi" kısa bir bakış attım Bige'ye.

"Camı aç!" arabanın parçalanan camları heryere saçılıyordu "Saçmalama" ne yapıcağımı anladığı için sesi benden daha yüksek çıkmıştı. Arka camlar çoktan gitmişti, evden çıkmadan önce belime koyduğum silahı çıkardım.

KELEPÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin