30. Bölüm

3.8K 277 270
                                    

🍁🍁🍁



"10 dakika oldu gideli"

Duyduğum sesle haraket etmedim "Bu seni ilgilendirmiyor" onun yüzünden kavga etmiştik birde bana konuşuyordu. Kılıç'ın gülme sesini duyduğumda sinirli bir nefes verip arkama döndüm. Restoranın merdiven basamağına oturmuş sarhoş bakışlarla etrafa bakıyordu. Başını merdivenin demirine yaslamıştı.

"Burda arkasından bakmak yerine yanına gitmeye ne dersin?" birde bana akıl veriyordu. Soğuk rüzgar yüzünden daha çok üşürken haraketsizce ayakta duruyordum. Kılıç elini çenesinin altına koyup gözlerini kırpıştırdı fazla içmişti.

"Başkasına giden bir adamın arkasından niye gidiceğim ki" ellerimi göğsümde birleştirdim küs bir tavırla.

"Başkasına gidiyor ama sen hâlâ sanki o gelicekmiş gibi bıraktığı yerden ayrılmıyorsun. Seni cami havlusuna bırakmışlar gibi, annenin ve babanın geri geliceğini düşünüp öylece bekliyorsun" Ne anlatıyordu bana?

"O gelmicek senin gitmen gerekiyor" kaşlarımı çattım "Üstün aşk bilgileriniz için teşekkür ederim platonik bey. Başımıza ne geldiyse sizin yanlış aşkınız yüzünden oldu" daha fazla onunla konuşmak istemediğim için arabama ilerledim.

Aras'ın beni burada bırakıp gitmesi beni kırmıştı. Benide alabilirdi ama o gitmişti. Benim yaptığımda hoş değildi ama yüz yüze kavga etmeyi tercih ederdim. Şimdi onun ne düşündüğünü bilmediğim için içimde bir kurt beni yiyordu.

Arabamın başına geldiğimde Kılıç yüksek sesle bağırdı "Ailesinin mezarına gitti" elim arabanın kulpunda kaldı öylece. Arkamı döndüğümde bana bakıyordu "Onu tahmininden daha iyi tanıyorum. İnsan en çok sevdiği kişiden nefret eder. Yoksa değer vermediği kişiden neden nefret duyasın ki? Ben bu hayatta en çok Aras'tan nefret ettim. Aras'ta en çok benden nefret etti" sarhoş olduğu için arada duraklayarak konuşuyordu.

"Ailesinin mezarı nerede?"

🍁

Mezarlığın girişinde kaldım öylece. Mezarlığın neresindeydi ki? Mezarlıkların arasında yürürken etrafıda kontrol ediyordum.

Mezarın başında oturan Aras ile durakladım. O beni farketmemişti ama ben onu görebiliyordum. İki mezar vardı yan yana. Bana sırtı dönükken öylece mezarlara bakıyor olmalıydı.

Sessiz adımlarla ona yaklaştım. Onun iki üç adım arkasındayken mezarın üstünde ki çiçekleri görebiliyordum. Aras buraya sıkça geliyor olmalı ki mezarlar çok bakımlı ve çiçeklerleydi.


Benim varlığımın farkında olduğunu biliyordum. Bir kaç adım atıp yanına geçtiğimde başımı ona çevirdim. "Sürekli ortalıktan kaybolduğun yer burasıymış" dedim.

Mezarlığa döndüm. Betül Karakılıç ve Cengiz Karakılıç'a aitti mezarlar.

"Çok üzgünüm seni kırdığım için" dedim. "Kılıç mı söyledi burada olduğu mu?" sormuştu ama farkındaydı. Aras'ın elini sıkıca tuttuğumda mezara döndüm "Merhaba ben Çağla, müstakbel gelininiz. Tanıştığıma memnun oldum" dediğimde Aras şaşkın bir halde bana döndü. "Şimdi benim ailem ile tanışma zamanı."

Tuttuğum ellerimi çekip mezarlıktan uzaklaştırdığımda Aras şaşkınlıktan olmalı hiçbir şey söyleyemedi. Mezarlıktan çıkıp arabama ilerlediğimizde durdum. "Beni affetmen için ilk ve son şansı veriyorum sana. Ya beni affedip babam ile tanışırsın yada beni affetmeyip babam ile tanışma şansını sonsuza kadar unutursun yani beni de unutur..." kurduğum uzun cümlemi tamamlama izin vermeden dudaklarıyla beni susturdu.


KELEPÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin