19. Bölüm

12.2K 870 354
                                    

Tatlı okumalar :)

🍁🍁🍁

Mayışmış gözlerle önümdeki boş bardaklara baktım. Artık her şey bulanıklaşamaya başlarken daha sakindim. Kafam boştu, bu hoşuma gitmişti. Annem, Barış, ihanet, terk ediş... Hiçbiri şuan umrumda değildi.

Midem bulansada takılmadım, önümdeki bardaklarda içecekler vardı, alkol içtiğim için midem bulanıyordu.

Yandaki demirlikte asılı bir çeket vardı, benden önce birisi çıkmış ve unutmuş olmalıydı, benim hemen yanımda demirliğin önünde saksıda çiçek vardı, bu havada hâlâ sağlam ve açmıştı. Toprağı benim yüzümden ıslaktı, kadehlere elim çarpmıştı ve saksıya düşmüştü. Kafamı demirliğe yaklaştırıp aşağı baktığımda arabaya binip gidenler vardı. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama daha geç bile olmamıştı.

"Çağla"

Demirlikten çekip kafamı kapı girişine çevirdim. Aras önce önümdeki bardaklara daha sonra benim mayışmış gözlerime baktı. Sarhoş olduğumu anlamıştı "Naber?" dedim elimi sallayıp başımı omzuma büktüm.

Bu halime gülerken karşımdaki sandalyeyi kendisi için çekti, Ama benim yanıma. "Kafan güzel" dedi yanımdaki sandalyeye otururken. "Sen daha güzelsin" dedim ağızımı yayarak. Sarhoş olmak benlik değildi, sarhoş Çağla pekte sağlıklı değildi.

Sözümle bana döndü ama konuşmak yerine güldü "Çok içmişsin" önümdeki boş bardakları gösterdi. Başımı gelişi güzel salladım. "Seni bu kadar içiren sebep ne?" dediğinde kendimi sandalyeye daha çok yaydım, cevap olarak sadece omuz silktim.

Beni baştan aşağı süzdü ardından yine gözleri gözlerime değdi.

Beyaz gömleğindeki lekeye baktım. Parmağımı lekeye götürüp dokundurdum "Bunu kim yaptı?" o da lekeye baktı "Güzel bir kadın" dedi yarım bir gülüşle.

Kaşlarımı çattım "Ne kadar güzel bir kadın?" yerimden doğrulup kafamı ona yaklaştırdım "Çok, gördüğüm en güzel gözlere sahip" dedi. Başım çoktan ağrımaya başlamışken kendimi garip hissediyordum. Ben çok cabuk sarhoş olurdum.

"O kadına söyle benim gözlerim daha güzel" kafamı ondan ayırıp karşıma baktım o ise bana bakmaya devam ediyordu. "Sen beni seviyordun, ne oldu da başka bir kadına aşık oldun? Hemde üstüne vişne suyu dökücek kadar" hızla ona dönmemle boş bakışlarla bana baktı.

Elini yanağına koydu, parmağı dudağının üzerindeyken onu izledim. Karizmatik bir adamdı, her haraketi dikkatimi çekiyordu. Bu hoşuma hiç gitmiyordu. "En son bana beni sevmediğini söylemiştin" dedi hatırlatma yaparak, ama ben bunu bile hatırlayıp düşünemeyecek bir kafadayım.

Ellerim bana aldığı kolyeye gitti "Ama hediyeni kabul ettim" dedim, gözleri parmaklarımın arasında ki kolyedeydi. "Erkeklerin hepsi aynı. Eğer onların olmadıysa hemen pes edip başka bir kadına gidiyorlar" ellerimi göğsümde birleştirdim. "Sende git başkasını sev. Ben kendi başıma hallederim her şeyi."

"Ben ne Barış, ne de başka biriyim. Ben Aras'ım" dedi.

Dargın bakışlarım ona döndü "Sen... Duydun mu konuşmalarımızı?" kısılan bakışlarım onu görmemi engelliyordu. Mide bulantım gittikçe artıyordu.

Cevap vermedi ama ben bakışlarından anladım "Neyse ben gidiyorum. Sende üstüne vişne suyu döken kızla takıl" sandalyeyi geri çekip ayağa kalktım.

Birkaç adım attım fakat heryer dönüyordu, yer sanki ayaklarımın altında haraket ediyordu. Dengemi kaybettiğimde Aras'ın kucağına düştüm. Ellerim omuzlarından tutarken onun elleri çoktan belimi sarmıştı.

KELEPÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin