16. Bölüm

14.3K 998 562
                                    

Bu bölümü yazarken dinlediğim müzikleri buraya ekliyorum.

Ferhat Göçer - Aşkın mevsimi

Zeynep Bastık - Lan

Lana Del Rey - Say yes to heaven

Yalın - Zalim

Mount Everest - labrinth

Tatlı okumalar :)

🍁🍁🍁

Kalemi parmaklarımın arasında çevirirken masaya çarparak tok sesler çıkarıyordu, oflayarak kafamı masadan ayırdım. Karşımdaki ekranda beni bekleyen işler vardı, yandaki dosyalar ise cabasıydı. Boynumu saran atkıyı çıkarıp masaya attım.

Aras bu işleri bana vermişti ama ben masada oturmak için polis olmamıştım. Elime geçen bir dosyayı açtım bilgisayara kendimi odaklarken kapının açılma sesi geldi kulaklarıma. Sırtım kapıya dönük olduğundan dolayı sadece ses duyabiliyordum.

Ellerim çenemin altındayken yanıma bırakılan tepsiyle gözlerim yana kaydı, içinde kahvaltılık atıştırmalar bulunan tepsiden kafamı kaldırdığımda karşımdaki Aras'tı.

Yandaki sandalyeyi çekip oturdu "Bir şeyler atıştır, açken iyi bir performans ile çalışamazsın" sandalyeye yaslandığında yorgun gözleri benim üzerimdeydi. Normalde yorgun olduğu zamanlar olurdu ama pek belli olmazdı ama bu sefer gözleri ona ihanet etmişti.

Ellerim boynuma gittiğinde kafamı sağ sola büktüm, uyuşmuştu. Bilgisayarı kendimden uzaklaştırdığımda Aras hafif doğrularak kahvaltıyı benim önüme itti. Saçımı tutan kalemleri çıkardığımda uzun saçlarım özgürlüğüne kavuşmuş gibi bedenimi sardı. Bir elimle saçlarımı düzeltirken bendeki bakışlarının farkındaydım.

Kahvaltıyı yapamaya başlarken arada yan bakışlarım ondaydı "Arada uyu" dedim yüzüm kahvaltıma dönükken "Denerim, beni delirtmeyi bırakırsan" dedi keyfi kaçıkdı belli ki. "Kılıç'tan niye bu kadar hoşlanmıyorsun? Bence o kadar da kötü birisi değil" dediğimde rahatsız olmuş gibi kıpırdandı.

"Sana sırf beni rahatsız etmek için yaklaşıyor, sana karşı bir duygusu yok" dedi elleriyle alnını okşarken kendini ayık tutmaya çalışıyordu, başkomiseri bu sefer gerçektende yorgunluk vurmuş gibiydi.

"Belki de vardır" dedim bu sefer mayışmış olan bakışları uyanmışcasına bana döndü. Sandalyesinde eğilirken dirseklerini bacağına dayadı. Eli sandalyemi tuttuğunda beni çekerek kendi karşısına geçirdi.

Benim anlamamı ister gibi bakan bakışlarına sakin ses tonu eşlik ediyordu "Kılıç sırf bana olan nefreti için sana yakınlaşıyor, sana olan davranışları sırf bu yüzden" dedi sesi yorgun çıkıyordu "Belki de senin düşündüğün gibi değildir" sözümle bakışlarına hüsran çöktü.

Elleriyle yüzünü kaparken sakinliğini korumuştu, iki elini sandalyenin demir kısmına tutarak beni kendine daha çok yaklaştırdı "Beni rahatsız etmesi için en uygun kişi sen olduğun için senin durmadan çevrende" anlamadığımı düşünüyordu ama ben onun tahmin ettiğinden daha çoğunu biliyordum.

"Peki öyle mi? Seni rahatsız etmek için uygun kişi ben miyim?" dediğimde bakışları yeşil gözlerimde donuklaştı. Dili kurumuş dudaklarını nemlendirirken gözlerim hafif dolgun dudaklarına kaydı. Dikkatimi dağıtmamak için gözlerimi hemen başka yöne çevirdim ama uzaklaşmak imkansız gibiydi kendisi yakınımdayken kokusu hep çevremdeydi.

KELEPÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin