Mutluydum, hemde hiç olmadığım kadar, sanki her şey bitmişte, başka bir evrendeydik, babam ölmemiş, hiç ayrı kalmamış gibi, bir günlüğüne böyle düşüne bilirdik değil mi?.
Adliyeye gelmiştim sabah saatlerinde, şimdi karargaha gidip vedalaşmam gereken biri vardı.
Arabayı durdurup indim, tim bahçede eğtim yapıyordu, pardon tim değil,
Sezai ve hasan birlikte koşuyordu.Ne yapacaktım bilmiyordum, bana güvenmişti, şimdi herşey yeniyken olması kötü olmuştu, dünden beri bazı düşünceler içindeydim.
Eğer vatan için savaşıyorsanız nerede olduğumuz fark etmiyordu.
Neler söyleyeceğimi iyice oturduktan sonra yanlarına ilerledim.
"Komutanım valla bilerek olmadı billa bilerek olmadı, ben su içecektim, sonra girdim siz şe-"
"Sana konuş dedim mi lan ben?"
"Hayır komutanım"
"Ben konuş diyene kadar konuşmuyorsunuz"
"Anaaa zöhre hanım bacı gelmiş, komutanım" Hasan'a acı dolu bakışlarla baktım.
"Lan ben sana ne dedim"
"Komuta-"
"700 tura çevirdim, devam et haydii"
Ali denizin yanına ilerledim."Adamlara bunu yaptığına inanamıyorum" bana döner dönmez yüzün de ki sinir geçmişti.
Birazdan ayvayı yiyeceğiz ama.
Hatırlatma sus.
"Olmaz, bir kere en güzel anımda bölemez kimse beni"
"Deli"
"Sana deliyim"
"Bir şey konuşmamız lazım" baktı bana, anlamıştı belkide.
"Tamam, konuşuruz" dedi, hasanları bir başka askere emanet edip geldi yanıma.
Banka oturdu.
"Ne konuşacağız"
"Anlamadın yani"
"Anladım da, anlaşmazlıktan geliyorum"
"Gitmek zorundayım" kafasını kaşıdı.
"Biliyorum, ne zaman gelirsin diye de sormayacağım zaten, bunun tam tersi olması lazımdı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka: geçmişin İzleri
Teen FictionKaderdi yaşadığımız şey.. Ali Deniz ve benim kaderim..