Evet, herkese merhabalar. Ben Emlia. Galiba her bölümde kim olduğumu söyleyeceğim. Neyse, çok boş yaptım. Şimdi bölüm hazır ama bu diğerleri gibi içime sinen bir bölüm değil. Ha, kötü değil ama bana göre o kadar güzel değil. Siz ne düşünürsünüz bilemem ama umarım beğenirsiniz. Neyse, hadi şimdilik görüşürüz :).
🩶
"Baran Bey, hoş geldiniz odanız şu taraftan." dese de Baran çoktan adımlarını o odaya çevirmişti. Odaya girip sekreterin girmesine izin vermeden kapattı.
"Vay! Oğlum hoş geldin." dedi Erdem keyifli bir sesle. Oğlunu takım elbise ile falan görmeyi beklemiyordu, ki öyle de görmedi. Baran her zamanki tarzıyla gelmişti. Beyaz bir gömlek, ilk üç düğmesi açık, çıplak göğsü gözüküyordu. Bol paça bir pantolon ile alışık olduğu oğluydu.
"Ne yapmamı istiyorsun? Oturduğum yerden birilerine emredip onların benim işlerimi yapmasını istememi mi?" diye sordu iğneleyici bir tonla. Erdem alınma bir yana dursun buna gülmüştü bile.
"Seni ne kadar değiştirmeye çalışsam bile değişmiyorsun be oğlum ya!" dedi ic çekerek. Baran, babasının masasının önünde olan koltuğa oturdu.
"Kimseyi değiştirmeye çalışma Erdem Altay." dedi sakince. "Evet, gene niye çağırdın? Ne istiyorsun? Şirkete gel, başına geç dedin yaptım. Askerliğini bırak dedin, bıraktım. Daha ne istiyorsun?"
"Anneni." dediğinde Baran ayağa kalktı.
"Ne diyorsun lan?!" dedi yüksek ve sinirli bir sesle.
"Sakin ol bir, karımı geri istiyorum." dedi bunda ve var der gibi.
"Lan senin olmayan şerefini siktirtme bana!" dedi burnundan soluyarak. "Hangi hakla sen annemi istersin ha?! Yıllar önce terk ettiğin bir kadını nasıl ve hangi yüzle istiyorsun?" dediginde kendi sorusuna sinirle güldü. Yüzsüz pezevenk diye geçirdi içinden.
"Karımı istiyorum Baran!" Bu sefer o da sesini yükseltmişti. "Kendi karımı senden izin alarak mi isteyeceğim?!"
"Evet, zaten sen onu isteyemezsin. İstemek bir kenara dursun, hayalini bile kuramazsın. Anladın mı beni? O saçma fikri sikik aklından çıkart. Tekrar aynı şeyleri yaşamayacağız." dedi ve odadan çıkmak için adımını attı.
"Bütün dünya senin Dalga olduğunu öğrenir!" dediğinde son kozunu oynuyordu. Tekrar ona dönüp alaylı bir kahkaha attı.
"Çokta sikim de!" diyerek odadan çıktı. Böyle bir şey yapmayacağını biliyordu. Tek kozunu mahvedemezdi o aşağılık herif.
Şirketten hızla çıkıp arabasına bindi. İstanbul trafiği ile ne kadar gidebilse o kadar hızlı gidiyordu. Sinirden direksiyonu sıktığının ble farketmiyordu. İçinden bir ses konuştu: Sakin ol Baran, sakin ol. Sinirli olduğunda kimseye faydan yok sakin!
Öyle de yaptı Baran. Derin bir nefes alıp sakinleştirdi kendini. Ormanlık alandaki evine vardığında direk bilgisayar odasına gitti. Bilgisiyar odasında dört tane havada asılı olan büyük ekranlar vardı. Masasına oturmadan önce kendine sert bir viski doldurup oturdu. Bu ekranlar Ala'sını gösteriyordu. Karakoldaki ofisini, giderkenki yolunu, evinin salonunu gösteriyordu. Sapık gibi onu izlemiyordu ama onun her an korumak için böyle bir önlem almıştı. Saat öğlen üçü gösteriyordu. Ofisindedir. Ofisini açtığında doğru tahmin etmişti. Yukarıdan topuz yaptığı kapkara saçı, gözünde gözlükle dosyaları inceliyordu. Dalga'nın dosyaları olduğuna emindi. O kadar odaklanmıştı ki önündeki dosyalara kapısını çalındığında bile kafasını kaldırıp bakmadı. İçeriye Atakan girdiğinde onun da görüş açısında olmuştu. Sinirli bir nefes verdi Baran. Bu adamı öldürmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilin Yörüngesi
ActionYıllar önce çıktığı evden ve herkesi arkasında bırakıp FBİ ajan polisi olan Elif Alara Mercan, aldığı bir görevle her yerde aranan ve kimsenin yakalayamadığı Dalga'yı yakalar. Ama bilmediği bir şey vardır ki Dalga yıllar önce terk evde ki çocukluk a...