(7) Hata.

90 8 44
                                    


Herkese merhabalar, ben Emlia. Kısa bir aradan sonra tekrar sizlerleyim. Söyleyeceğim bir şeyler var sonra hemen bölüme geçelim. Ajan Okuluna ara verdim. Yani bir süre yazmayacağım. Çünkü dönüp baktığımda çok eksiği olduğunu gördüm. Eksiklerini toparlayıp tekrar yayınlayacağım

Bölüm sonu görüşürüz...

🩶

Aşk nedir? Çoğu insana göre aşk; mutluluktur, huzurdur, güvendir. Aşkın ne olduğunu bilmiyordum çünkü yaşamamıştım. Ve yaşamak istediğim bir duygu da değildi zaten. Aşk bana göre aptallıktır. Gidip kendinizi bir insan için feda edecek kadar gözü dönmüşlüktür. Bu hayatta kendimizi düşünmezsek ölürdük. Ya yaşayarak ya da gerçek anlamda. Çünkü hayatta kimse sizi sizden daha fazla düşünemez. Düşündüğünü düşünürdü. Aptallık olsa bile cesaret isterdi. Aşk insanı kör ederdi ve insan bunu bile bile o aşka doğru yürüyorsa hem aptal hem de cesurdu. Çünkü aşk tehlikeli bir duyguydu. Olmaması gereken bir duyguydu. Kendime bir söz vermiştim yıllar önce. Eğer bir gün aşık olursam ajanlığı bırakacaktım. Çünkü ajanlık mantık isterdi, akıl isterdi. Kalbin araya girmemesi lazımdı.

Atakan, hayır, sil. Rüzgar bana bu zamana kadar Kasırga'nın adamı dışında bir duygu hissettirmemişti. Belki severim diye düşünmüştüm ama olmamıştı.

Peki kardeşlik neydi? Kardeşlik sadece kan bağı olan değildi. Kan bağın olmayan ama bir kardeşten öte, ailem dediğiniz mutlaka biri olurdu hayatta. Kardeşlik bana göre iki kişiydi. İpek ve Hakan. Ama ailem dediğim sadece bir kişi vardı. O da Sarp'tı. Bana abi ve aile olmuştu bu zamana kadar. Ölüm bu kadar yakınındayken onu sürekli kendimden uzaklaştırmaya çalışmıştım. Çünkü ona zarar gelmemesi lazımdı. Ama başaramamıştım. Yıllarca o beni korumuştu ve bir gün onu korumam gerektiği zaman ben onu koruyamamıştım.

Kendimden nefret ediyordum.

O olaydan bir hafta geçmişti. Sarp yaşayacaktı. Vurulduğu yer karın bölgesi olduğu için iz dışında bir şey olmayacaktı. Zor bir ameliyat geçirdi ama gene de başarmıştı. Ve bugün ise taburcu olacaktı. İpek, ben ve Hakan başından hiç ayrılmamıştık. Aras ne kadar bizle kalmaya çalışsa da halletmesi gereken bir mesele olduğunu söyleyip çok gelmiyordu. Hastaneden çıkmış Sarp'ın evine gidiyorduk. Arabayı Hakan sürüyordu. Sarp'a ne kadar ısrar da etsek İpek'le kalmak istediğini ısrarla söylüyordu. Biz de bir şey demiyorduk. Benim yüzümden olduğu için Sarp'la konuşmayı red ediyor ve fazla göz göze gelmemeye çalışıyordum. Bunu tabii ki de farkındaydı ama kötü hissetmeyeyim diye üzerime gelmiyordu.

"Gel kardeşim, yardım edelim." dedi Hakan arabadan inip Sarp'ın kolunun altına girerek. Sarp ters ters ona bakıyordu ama Hakan bunu umursamayarak müstakil eve doğru yürüyordu.

"Abartma amına koyayım, gebermedik. Ne bu hâller?" dedi ters bir sesle. Hakan bu tepkisine gülerken İpek'in bakışları bana geldi. Kolumdan tutup durdurduğun da Hakan bize bir bakış attı ama hemen önüne dönüp Sarp'la beraber eve girdiler.

"Alara, yeter artık. Ne bu hâllerin? Senin yüzünden değil." dedi anne sıcaklığıyla. Bakışlarımı kaçırdığım da burnumu çektim.

"İpek neresi benim yüzümden değil ya. Oraya gelmeseydim Sarp'ı vurmayacaklardı." dedim kısık çıkan sesimle. Omuzlarımdan tutup beni kendine çekti. Kollarını bana sardı.

Katilin YörüngesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin