(12) Gölge.

52 5 4
                                    


Bu kurguda geçen karakterler ve olaylar tamamen hayal unsurudur. Hiçbirinin gerçeklik payı yoktur.

🩶

Nalan Karabulut. Astsubay Başçavuş Nalan Karabulut.

Dört yıldır asistanım olan kadın askerdi. Hemde bordo bereliydi ve Aras'la aynı timdelerdi. Victoria Perior'un sızdırılmış biri olduğunu biliyordum ama kim olduğunu ve tam olarak neden girdiğini bilmiyordum ve şimdi Rüzgar'ın bana söyledikleri karşısında ne yapacağımı şaşırmıştım.

Ama Rüzgar durmadı. "Sevgili nişanlın bir timin komutanı. Hemde öyle normal bir timin değil. Ateş Timi'in komutanı. Dalga da TSK'nin işi-" Devam edeceği sırada onu kestim.

"Tamam," Daha fazla duymak istemiyordum, çünkü bunları ondan öğrenmek istiyordum. Bakışlarımı dosyadan kaldırıp ona çevirdim. "Bunları nereden öğrendin?" diye sordum.

"Sana nasıl ulaştıysam." Kasırga'nın işiydi. Kahkaham rutubet kokan, boş binada yankılandı. Kahkaham alaylı ve sahteydi. Çünkü bir ân Kasırga'ya bağlanmayacak bir olay sanmıştım. Ama her şey ona bağlanıyordu, her şey. Kahkaham bittiğinde sinirle ona doğru ilerledim.

"Niye yapıyorsun, seni ne ilgilendirir?!" dedim onu sertçe ittirerek. Bir adım bile gerilememişti. Bir kere daha ittirdiğimde kollarımı tuttu. Kendine yaklaştığında göğsüm sertçe göğsüne çarpmıştı.

"Sence sana olan davranışlarım sahte mi zannediyordun, ha?!" dedi o da benim gibi bağırarak. Anlamaz gözlerle ona bakarken devam etti. "Alara sana olan duygularım sahte değildi. Hiçbiri bile. Sana dediğim her şey doğruydu. Her şeyi siktir edip o görevi batırmak istedim ama bunun sonucunda seni kaybedecektim. Alara sana aşığım hem de anlatamayacağım kadar çok. Seni o ilk gördüğüm günden beri hemde-"

"Şimdi." dedim boğuk ama güçlü bir sesle. Rüzgar bana anlamaz gözlerle bakarken silahlar patladı. Daha hiçbir şeyi anlamamışken Rüzgar'ın kolları kollarımdan sökercesine ayrıldı. Eteğimin altından silahımı çıkartıp ona doğrulttum. Rüzgar hâlâ anlamaz ve şaşkın bakışlarla bakışlarını bana çevirdi. Elimde ki silaha sonra da arkama. İki adım ötemde Aras vardı. Arkama baktıktan sonra bakışlarını yine bana değdirdi. Bu sefer yüzünde şaşkın bir ifade yoktu. Daha çok hayal kırıklığı vardı.

5 saat önce.

Derin bir nefes aldım. Hayır bunu yapma hakkım yoktu. Ona karşı hiçbir şüphem yoktu. Anlatmak istese anlatırdı. Hissediyordum, hayır, sil, biliyordum. Anlatırdı.

Ve ben de böyle bir şey olsaydı anlatırdım ki zaten bu eve ilk geldiğimizde bana biriyle anlaşması yüzünden ayrıldığını söylemişti. Belki bu anlaşma buydu.

Telefonu çıkartıp yutkunarak Dalga'ya bastım. Hâlâ Dalga diye kayıtlıydı ve değiştirmekte istemiyordum. Üç çalıştan sonra huzur verici sesi geldi. "Efendim?"

"Aras," dedim kısık bir sesle. "Neredesin?" diye devam ettim. Nerede olduğunu biliyordum. Önce sessiz kaldı sonra konuştu.

"Tesisteyim." dedi. Doğruyu söylemesi karşısında gülümsemeden edemedim.

"Gelebilir miyim? Konuşmamız lazım." dedim burnumu çekerek. Aras derin bir nefes aldı. Ağladığımı anlamıştı.

"Birini yollarım, gelir alır." dedi sesi sakindi. Sanki beni görebiliyormuş gibi başımı salladım. Telefonu kapattıktan sonra kalkıp banyoya gittim. Yüzüme birkaç kere soğuk suyu vurdum. Başımı kaldırıp ayna da ki kadına baktım. Saçlarım neredeyse belime gelecekti. Kesmem lazımdı. Kahküllerim perçem olmuş yanlarda duruyordu. Bu görüntüye alışıktım. Peki bu birkaç ayda yaşadığım duygu karmaşasına? Mantığımı kullanamıyor, duygularıma yeniliyordum. Bu muydu yıllarca aldığım eğitim? Bu muydu çektiğim işkencelerin sonucu? Başa dönmüştüm. Tekrar o odaya girmek istemiyordum. Bu üç ayda gülmediğim kadar çok gülüyor, ağlamadığım kadar çok ağlıyordum. İç sesim bile susmuştu. Benim susmam neyi değiştirecekti?

Katilin YörüngesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin