(13) Ölüm Tesisi.

67 6 30
                                    



Bu kurguda geçen karakterler ve olaylar tamamen hayal unsurudur. Hiçbirinin gerçeklik payı yoktur.

🩶

16 yıl önce.

Tesisin koridorunda yürüdü yavaşça küçük Alara. Bacağına aldığı darbeden dolayı sendeliyor ve her iki adımda bir yere kapaklanıyordu. Eğitimleri başlamıştı ve bu kadar olacağı düşünmemişti o küçük aklıyla.

Tam odasının kapısından gireceği sırada tekrar sendeledi ama bu sefer düştüğü yer soğuk mermer değil küçük bir bedendi. Alara altında ki kişinin inlediğini duyunca telaşla ayağa kalktı ve üzerine düştüğü kişiye baktı. Gördüğü yeşile karışmış, kehribar gözlerin masumluğu ve koyu kumral, kısa saçlı kızı gördüğünde afalladı. Çünkü üzerine düştüğü kişinin başka birisi olduğunu düşünmüştü. Bu Gölge'ydi. Tesisin en iyi eğitime sahip olan çocuktu. Bu tesiste on sekiz yaşından küçük her yaş grubundan çocuklar vardı ve hiçbir çocuk şu karşısında ki kız çocuğu kadar başarılı olamamıştı. Gölge ayağa kalktığında soğuk ve ürpertici bakışları Alara'yı korkutmuş ama tepki vermemişti. Gerçekten de buz gibiydi bu kız.

"Özür dilerim," dedi soğukça Alara. Gölge karşısında ki kızı baştan aşağı süzdü. Onun yaşlarında, siyah gözlü, siyah saçlı bir kızdı. Saçlarına baktığında kulağının altında bittiğini gördü. Şaşırtmamıştı çünkü buradaki her kız çocuğunun saçlarını böyle kesiyorlardı. Gölge yaşına göre olgun ve soğuk bir kızdı. Bu tesiste büyümüştü ama hiçbir zaman evi olmamıştı. Her zaman bir boşlukta yaşamıştı.

"Sorun değil Çilli," dedi Gölge alayla ama mimiksiz. Alara kaşlarını çattı.

"Benim çilim yok." dedi net bir sesle. Çünkü yüzünde ben vardı hemde bir sürü. Gölge, Alara'nın yüzüne iyice baktığında emin oldu. Bu kızda çil vardı ama koyu renkte olduğu için ben gibi duruyordu.

"Öyledir." dedi çünkü uzatmak istemiyordu. Karşısında ki kız gece gibiydi. Saçı ve gözleri geceydi ama bunu dönüpte söylemek istemiyordu. Soğuk bir bakış daha atıp yanda ki odaya gitmek için adımlarını oraya çevirdi. İkisi de odaya girecekken tok bir erkek sesi yükseldi koridorda.

"Gölge ve Mercan!" Alara ve Gölge bakışlarını seslenen kişiye çevirdiklerinde General'i gördüler. Alara derin bir nefes verirken, Gölge ise sıkıntılı bir nefes verdi. Alara ve Gölge birbirlerine kısa bir bakışı attıktan sonra General'e doğru ilerlediler. General'in önüne geldiklerinde ikisi de ifadesiz olmalarına rağmen korkuyorlardı. İkisinin aklında da bu sefer ne yaptım geçiyordu. General sert bakışlarını çocuklara bakarken konuştu. "Benimle gelin." diyerek arkasını dönüp yürümeye başladı. Sert adımları koridorda yankılanıyor, kimseye taviz vermiyordu. Arkasindan iki çocuk da yürümeye başladığın da Alara ürkek ama sakin adımlar atarken, Gölge ifadesiz ve emin adımlarla gidiyordu. Korkuyordu ama bunu gösterecek değildi.

Asansörle depoya indiklerinde ikisinin başlarına geleceği şeyi artık biliyorlardı. İşkence zamanıydı. Depoya indiklerinfe aldıkları rutubet ve is kokusuna artık alışmışlardı. Kocaman ve boş depoda ilerlerken ileride sandalyeye bağlı bir adam oturuyordu. Gölge ve Alara kaşlarını çattıklarında ne yapacakalrini tartmaya başladılar. Genelikle o sandalyede onlar otururdu, şimdi ise hiç tanımadıkları biri oturuyordu. General adamın karşısına geldiğinde Alara etrafa bir bakış attı. Tam sağında silahlar vardı. Her türde silahlar. Gölge'nin solunda ise bıçaklar ve işkence araçları vardı. İkisi nefeslerini tuttuklarında hâlâ ne yapacaklarını bilmiyorlardı.

"Gölge," dedi bakışlarını adamdan ayırmayan General. Karşısında ki adam korkudan neredeyse bayılacak hâldeydi ve bu ona zevk veriyordu. Gölge bakışlarını General'e çevirdiğin de General konuştu. "Silahlarla aran nasıl?" dedi ifadesiz sesiyle.

Katilin YörüngesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin