(18) Çelik.

87 5 26
                                    



Herkese merhabalar, ben Emlia. Uzun zamandır bu girişi yapmadığım için özlemişim. Neyse hiç uzatmayacağım hemen bölüme geçeceğim. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar dilerim :).

Bu kurguda geçen olaylar ve kişiler tamamen hayal ürünüdür. Hiçbir gerçeklik payı yoktur.

(Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın)

🩶

İçimde her zaman olan koca boşluk doldurulmuş, hissetmediğim huzuru yaşamadığım duygu karmaşasını yaşıyordum ve bunun sanatçısı da Baran Aras'tı. Babam bir kere Baran Aras'ın adını Mehir Altay, hayır, sil, Mehir Koroğlu'nun koyduğunu söylemişti. Hatta onun tam bir Koroğlu olduğunu söylemişti. Koroğlularının son torunuydu. Tek çocuktu ve kardeşi ne de abisi ya da ablası vardı. Şu zaman kadar küçükken Sarp'tan çok onunla vakit geçirmemin sebebinin bu olduğunu düşünürdüm. Onun kardeşi yok diye ben ona kardeş olurum diye düşünürdüm ama hayır kardeşlik bir durum yoktu. Ve başka bir şeyse de Baran Aras, bir Altay değil bir Koroğlu'ydu.

Baran Aras, Altay olmayacak kadar merhametliydi.

Altay soyadı bana bu yaşıma kadar sadece acımazlığı temsil ediyordu. Ki zaten Altayların bütün gelmiş geçmiş kişilerinin hepsinin sonu aynıydı. Koroğlular tarafından yakılarak ölümdü.

Koroğlu ve Altay ailesinin arasında olan mesele yıllarca devam etmişti. Bu yüzden küçüklüğümden beri Erdem Altay'ın normal bir olmadığını bilirdim. Ne kadar iyi davransa da içten içe öyle olmadığını kendime hatırlatırdım ama Mehir Koroğlu'na bakarken gözlerindeki ışıltıyı ve aşkı herkes görürdü. Ailesine rağmen Mehir Koroğlu'na sırılsıklam aşıktı ve bunun sonucunda doğan bir tohum. Koroğlular onun bir kıyamet olduğunu ve hiçbir zaman iyilik getirmeyeceğini söylerlerdi. Küçükken babam bunları baba eğer bir gün öğrenirsem hazırlıklı olayım diye anlatmıştı. Hiçbir Koroğlu'yla tanışmamıştım. Mehir Koroğlu hariç. O Koroğlu olmayacak kadar masumdu ve o masumiyetin içinden de çıkan bir bebek vardı. Karanlık ve aydınlığın bebeği. Ay ve Güneş'in bebeği. Masumluk ve suçluluğun bebeği. O bebek Baran Aras Altay'dı.

Ama o bir bebek değildi. Hiçbir zaman olmamıştı.

Baran Aras'ın iki ismini de Mehir Koroğlu vermişti. Çünkü Erdem Altay o zamanlar Baran Aras'ı tamamen Mehir Koroğlu'nun erkek bebek hâli dediği için ona bırakmıştı ismi.

"Ben ona soyadımı, sen de ona adını vereceksin Kor'um." demişti ve öyle de olmuştu. Ama yıllar geçmişti ve Baran Aras soyadından da babasından da nefret ediyordu. Bunun nedenini az çok biliyordum ama tam konunun ne olduğunu bilmiyordum. Belki Koroğulları bir şey yapmıştı. Belki Erdem Altay kendi kendine bitirmişti hayatını.

Şimdi ise boynumda soluklanan adamın tam bir Koroğlu olduğunu fark ettiğim ilk ândı. O Mehir Koroğlu'nun ilk ve tek oğlu Baran Aras'tı. Annesinin oğluydu.

"Aç mısın?" dedim hâlâ kollarımda ki adama bakarken. Hiçbir yaşama belirti vermiyordu. Boynumda uzun uzun soluklar alması dışında tabii. Kolları belimde birleşmişti ama kendine çekmiyordu. Çünkü her ân dikişlerimin açılması gibi bir tehlike vardı. Hiç bir ses gelmeyince kafamı geri çekip ona bakmaya çalıştım ama imkânsızdı. "Aras," diye seslendim.

"Dur böyle, daha dinlenmedim." dedi yüzü boynuma gömülü olduğu için boğuk çıkan sesiyle. Bu hâline gülümsemeden edemedim. Yüzümde çok salak bir sırıtış olduğuna emindim ve şu ân bunu görmediği için rahattım. Sanki iç sesimi duymuş gibi geri çekilip yüzüme baktığında salak gülümsememle beraber ortada kaldım. Dudaklarıma bakıp tebessüm ettiğinde içimde ki kelebekler harekete geçti.

Katilin YörüngesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin