8. Adil Olmayan

64 3 2
                                    

Hepinize merhaba arkadaşlarr

Yeni bölümle geldim. Umarım bu bölümü seversiniz. Lütfen hikayenin içinde yorumlarınızı eksik etmeyin. Sizi daha fazla tutmayacağım. O yüzden...

İyi okumalar dilerim 🤍

<•><•><•>

Lise bahçesinde ortasında birinden etkilenmeye başladığınızı fark etmeyi beklemezdiniz. Özellikle de yirmi altı yaşınızdayken. Ben de beklemiyordum. Bu lise öğrencisinin düşeceği bir hata olabilirdi ancak ama benim olamazdı. Olmamalıydı. Yine de düşmüştüm işte! Rüzgar esip perçemlerimi dört bir yana dağıtırken nefes almam gerektiği hatırladım. Derin bir nefes alıp kuruyan dudaklarımı yalarken Ceyhun bana döndü.

"Abla, hadisene!" Diye bağırdığında kendime gelip ileriye doğru adımlamaya çalıştım. Paniklemiş bir şekilde yürürken çizmemin topuğu bulduğu boşluğa saplanınca sertçe sendeledim. Zar zor düşmekten kurtulduğumda bileğime saplanan ağrı nefesimi kesmişti.

"Sikeyim!" diye kısık sesli bir küfür ağzımdan kaçmasını umursamadan acıyla inledim. Ayağımı kurtarıp başka bir adım atarak yürümeye zorladım kendimi. Başardım ama pek de düzgün bir yürüyüşüm yoktu. Bileğimin ağrısıyla hafif sendelerken dikkatli bakışlarıyla beni izlediğini fark etmiştim. Gözleri ayağımdan yüzüme döndüğünde canımın acısını çaktırmamak için gülümsedim.

"Ben arkaya geçeyim." diye imayla konuşan Ceyhun'a dönen gözlerimle en öldürücü bakışımı attım. Etkilenmemişti bile. Pişkin pişkin sırıttı korkmak yerine. Tuğrul bana doğru adımlayınca elimi kaldırıp durdurdum onu.

"Sorun yok, iyiyim ben."

"Ayağın burkulmuş." dediğinde başımı iki yana sallayıp sağlam ayağımın üstünde sektim. "Bir şey yok ya. Oluyor bana arada öyle." Boş boş yüzüme baktı. Ne diyordum ben, Allah aşkına! Söylediğim cümlenin saçmalığını ben bile anlayabiliyordum.

Neyse ki artık arabaya ulaşmıştım. Yanıma gelmesine gerek kalmamıştı. Arabanın kapısını açıp binmem için aralayınca teşekkür ettim. Kapıyı kapatıp Ceyhun'la ikimizi arabada bıraktığında sinirli bir soluk vermiştim.

"Tek bir şey bile söyleme Ceyhun!" dedim dişlerimin arasından. Sessiz kaldı ama sırıtışını yan aynadan görebiliyordum. Tuğrul sürücü tarafına bindiğinde arabayı çalıştırdı.

"Eve mi bırakayım sizi?" dediğinde ağzımı açamadan Ceyhun aramızdaki boşluktan öne uzandı.

"Eve gidelim ya. Valla yorulduk bugün. Ayrıca Tuğrul Abi sen de bize gelsene! Ablam mükemmel makarna yapar. Hem de yoğurtlu. Parmaklarını yersin!" Başımdan aşağı bir kova kaynar su dökse bu kadar etkilemezdi. Dehşetle çarpılmış yüzüm Ceyhun'a döndü. Bana baktığında gözlerindeki pırıltıları görmüştüm. Kesinlikle beni uyuz etmek için yapıyordu.

"Değil mi abla? Sen de söylesene!"

"Ceyhun." dedim uyarırcasına. Bakışlarım usul usul Tuğrul'a kaydığında gülmemek için kastığı dudaklarını görmüştüm. Utanç içinde gözlerimi kapattım.

"Ben şimdi sizi rahatsız etmeyeyim." dediğinde ona baktım.

"Rahatsızlık vermezsin." diye konuştuğumda bakışları gözlerimin içinde dolandı. Yalan söyleyip söylemediğimi anlamaya çalışıyordu. Pekala gelmemesi daha iyi olurdu. Çünkü yeni fark ettiğim gerçekle onun yakınında durma fikri beni geriyordu. Fakat Ceyhun çağırdıktan sonra gelme de diyemezdim.

YARGI SARMALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin