Evet arkadaşlar hepinize merhaba. Bu ilk kurgumla birlikte hepinizi selamlıyorum. Sizi sıkmak istemiyorum sadece bir açıklama yapmak istiyorum. Bu kurgu siyasi, polisiye, aksiyon, romantik gibi birçok alana dokunan olaylara sahip bir hikaye olacak. Sizden tek istediğim hikayedeki kurguyu hiçbir şekilde gerçekliğe çekmemeniz. Yapıcı eleştirilere de her zaman açığım.
Hikayeyi şimdilik haftada bir gelecek şekilde yayınlamaya çalışacağım. Bu süre çok ekstrem durumlarda iki haftaya da çıkabilir.
İyi okumalar dilerim...
Başladığınız tarih...
<•><•><•>
"Evren!"
İsmimin seslenilmesiyle gözlerimi yazdığım haber yazımdan alıp müdürüme çevirdim. Çatık kaşları seyrelmiş saçları kadar beyazlarla kaplanmıştı. Sivri çenesindeki gerginlik onun sürekli kapıldığı öfke krizlerinden birinde olduğunu bas bas bağırırken sakin kalmaya çalıştım. "Efendim Adil Bey." diye hızla cevapladığımda bana aksi bakışlarından birini attı.
"Odama gel, hemen!"
Cevabımı beklemeden arkasını bir hışımla döndüğünde burnumdan küçük bir nefes verdim. Adil Şensöz sert bir insandı. Uzun zamandır kanalda çalışmasının verdiği tecrübeyle memnun edilmesi zor bir müdürdü. Birçok kez gazete haberleri için yazdığım makalelerime burun bükmüşlüğü olsa da ona kızmazdım. Bu gibi şeyleri kişisel algılamamaya başlayalı çok olmuştu. Hatta bana sektörde bir baba yaklaşımıyla olan desteğini her zaman hissetmiştim.
Sandalyemden ayaklanırken karşı masadan bana bakan iş arkadaşım Direnç ile bakışlarımız kesişince güven verici bir gülümsemeyle ona baktım. Bu onu tatmin etmese de sessiz kaldı. Fakat endişeli bakışlarının odaya giderken sırtıma dikilmiş olduğunu hissedebiliyordum.
Koyu kahve tonlarında ahşapla kaplı odaya girdiğimde o basık boğuk hava çevremi sarmıştı. İnce bedenini masasının arkasındaki deri koltuğa bırakmış bana memnuniyetsiz bir ifadeyle bakıyordu. Masasının önünde durup ellerimi arkamda birleştirdim.
"Bana Tekiner'leri araştırmadığını söyle." Diye direkt konuya girdiğinde gözlerimi ondan kaçırmadım. Bunu bu kadar hızlı öğrenmesini beklemiyordum. Yine de şaşırmamıştım.
Tekiner'ler diye bahsettiği aile son iki nesildir köklenen bir lojistik firmasının kurucusuydu. Şirket oldukça hızlı bir biçimde büyümüştü ve ben dahil birçok insanın şüphesini üzerine çekmişti. Fakat kimse bir şey araştırmıyordu. Çünkü haklarında makale yazan bir gazeteci çoktan kayıplara karışmıştı bile. Bunun bir gözdağı olduğunu biliyorduk. Yine de onları araştırma merakımı durduramamıştım. Altından çıkacak pisliklerin kokusunu alabiliyordum. Ve burnumu oraya sokmam için yeterliydi.
"Bunu nereden öğrendin? Henüz onları rahatsız edecek kadar ileriye gitmemiştim." Sıkıntıyla bıyıklarıyla oynamaya başladığında gözlerini yumdu.
"Cesaretini takdir ediyorum Evren. Fakat onlar kadar güçlü bir aileyle baş edebilecek kadar iyi olduğunu sana düşündüren ne? Kariyerinin başındayken boka basmak mı istiyorsun, gerçekten?" Kullandığı argoyu göz ardı ettim. Bu gibi argo diline alışıktım.
"Adil Amca, bunu yapabileceğimi biliyorsun." diye konuştuğumda bana ikaz edercesine bir bakış attı. İş yerinde ona böyle hitap etmemi sevmezdi. Bunun etik olmadığını söylerdi. Dilimi istemsizce ısırıp kendimi susturdum. Sesli bir nefes verip omuzlarımı düşürdüm. "Bu kariyerim için büyük bir fırsat. Bunu sen de biliyorsun. Şirketin altında çalışan birkaç paravan şirket buldum. Bunun ucunun nerelere bağlanacağını ikimiz de biliyoruz. Bu noktada durmak kendime, işime saygısızlık olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARGI SARMALI
AzioneBazen kader insanları birbirlerine bağlar. Onlar bunu başta fark etmezler. Ufak ufak örer ağını. Geçmişleri, şimdileri ve gelecekleri birbirlerine sarılır. Dönerler birbirleri etrafında... Döndükçe dolanır, dolandıkça düğüm olur, düğüm oldukça da bi...