Herkese Merhabaaa ✨
Öncelikle hepinizin geçmiş bayramını kutlarım, güzel bir tatil geçirmişsinizdir umarım 🙏
Biliyorum bu kez biraz fazla beklettim. Yoğun bir süreçteydim. Elimde hiç bölüm olmadığı için ilham ve düzenleme kısmı da hiç kolay olmadı. 🥹
Fakat bu bölüm oldukça uzun önceki bölüm gibi. Telafi gibi düşünün lütfen, sizi daha fazla tutmayacağım.
İyi okumalar dilerim 🤍
<•><•><•>
Tuğrul arabayı apartmanın hemen karşısına çektiğinde Evren'lerin dairesinin ışıklarının hepsinin kapalı olduğunu fark etmesi için yukarıya doğru ufak bir göz atması yetmişti. Büyük ihtimalle o telefon konuşmasından sonra Ceyhun uyumuş olmalıydı. Zaten saat artık epey geçti. Bu yüzden birkaç bina dışında bütün evler de karanlıktı. Sokaksa gecenin bu dilimde kimsesiz ve sessiz kalmıştı. Ara sıra havlayan köpek ve geçen arabaların gürültüsünden başka çıt çıkmıyordu.
Arabanın motorunu kapattığında karanlık çevrelerine bir çarşaf misali örtünürken bu andan sıyrılmak için acele etmedi, Tuğrul. Gözleri bir süre uykuya dalmış kadının gevşeyen yüz hatlarında dolandı. Evren onda kaldığı gecenin aksine bu gece huzurlu bir uykunun içinde görünüyordu.
Aralanmış dudaklarına düşmüş bir parça kızıl kahve tutam nefesiyle birlikte havalanırken gecenin hatırasıyla gülümsedi. Parmak uçlarında yükselip dudaklarına bastırdığı dudaklarının hissini hala anımsayabiliyordu. Gecenin böyle bitmesini beklemiyordu ama bundan kesinlikle şikayetçi de değildi. Hatta, bu durumdan oldukça hoşnuttu.
Tutamlarını kulağının arkasına parmak uçlarıyla ittirdiğinde kadın mırıldanıp koltuğa daha da sokuldu. Uykucunun tekiydi.
"Evren."diye kısık sesle konuştuğunda Evren uyanmadı. Zaten bunu tahmin etmişti öncesinden. O yüzden hiç şaşırmamıştı. Derin bir nefes alıp arabadan indi. Arka koltuğun üstündeki kadının kabanını alıp ön kapıya geldi. Kapıyı açıp içeri eğildiğinde kadın başını bu sefer onun olduğu tarafa çevirdi. Sanki onun varlığını hissetmiş içgüdüsel bir şekilde ona yönelmişti.
Bazen varlığına ihtiyaç duyarken bazen ondan köşebucak kaçtığı gerçeğine yavaş yavaş alışıyordu, Tuğrul. Her ne olursa olsun sonunda birbirlerine dönmelerini sağlayan şey de belki buydu.
Kadın açık kapıdan gelen soğukla iyice homurdanırken gömüldüğü koltukta kıpırdandı. Gözleri kapalı olsa bile kaşlarını çatmış olduğu için uykusunun açıldığını anlayabiliyordu.
Kemeri çözerken kadına özel orkide kokusu burnuna dolduğunda derin derin soludu. Şarap kokusuyla karışıktı ama tanıdık olan kokusunu seçmekte zorlanmıyordu Tuğrul. Kemeri yavaşça çözüp geri çekildi.
"Evren, hadi uyan."
Sesi kısıktı fakat bu sefer Evren gözlerini hemen aralamıştı. Açık kahveleri karanlığın için yoğunlaşmış, içlerine dolan mahmurlukla odağını kaybetmişti. Bir süre ona kısık gözlerle baktı. Ne olduğunu anlamamış gibiydi.
"Tuğrul?"dedi emin olmak için.
"Söyle, Yavrum."dediğinde Evren'in dolgun dudakları aralandı. Bu hitabı beklemiyor olmalıydı ki şaşkınlığı en saf biçimiyle kadının hafif kemikli yüzüne oturmuştu. Uzun kirpiklerinin sardığı gözleri şokla irileşmiş, dolgun dudakları aralanmıştı. Hatta kısa bir an nefesini tuttuğunu bile farketmişti, Tuğrul. İçten içe güldü bu şaşkınlığına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARGI SARMALI
AçãoBazen kader insanları birbirlerine bağlar. Onlar bunu başta fark etmezler. Ufak ufak örer ağını. Geçmişleri, şimdileri ve gelecekleri birbirlerine sarılır. Dönerler birbirleri etrafında... Döndükçe dolanır, dolandıkça düğüm olur, düğüm oldukça da bi...