bölüm 23

60 8 2
                                    

Balkonda oturmuş dışarıyı seyr ediyordum.Annem beni buraya yollamış kahve yapıp geleceğini söylemişti.Azer ve Halil dışarı çıkmıştı,Fereh de uyuyordu.Takırtı sesiyle düşüncelerimden uzaklaştım.
-Teşekkür ederim.
-Afiyet olsun.
Beklentiyle yüzüme bakıyordu.Derin nefes alıp anlatmaya başladım.
-Sen gittiğin gün evin içinde seni aradım durdum.Sonra o adam geldi.Senin gittiğini ve birde gelmeyeceğini söyledi.Çocuk aklıyla anlamadım tabi ama senin adına sevindim.Bir gün dikkatsizliğime geldi ve elimi sobada yaktım.Can havliyle ağlamaya başladım.Geldi beni dövdü.Ben o gün anladım aslında senin gittiğini.Beni koruyan bir annem olmadığında.
Gözleri dolmuştu ama ben soğukkanlılıkla anlatıyordum.İzleri vardı ama acıtmıyordu.
-Her şeyi kendim yapardım.Bana yemek yapmazdı.Becerebildiğim kadar yapıp karnımı doyururdum.Mahalledekiler şey derdi-"Karısı gitmiş,buna rağmen kızına iyi bakıyor.".Ben büyüdükçe şiddeti de,hakaretide büyüdü.Bir gün yine  bana kızdı ve senin kıyamadığın saçlarımı kesti,saç diplerimde sigara söndürdü.15 yaşındaydım onda.Hemin günün sabahı ben kapandım.Zaten kapanmadan da önce kapalı giyiyordum.Yazın 40 derecesinde bile kazakla gezerdim.İnsanların garip bakışlarına maruz kalmamak için evden okul dışında çıkmıyordum.Bana yaptığı sayılı iyiliklerden biri okula göndermekti.Üniversiteye hazırlanmam lazımdı.Ona söyledim.Bana"Nereyi kazanırsan,kazan,bu şehirde okuyacaksın dedi."Bende onun dediğini yaptım.Gece-gündüz çalıştım.Tıpp kazandım doktor oldum.Atanmak için şehir bekliyordum.Yine bana farklı şehirde çalışmama izin vermeyeceğini dedi.Bende heyecanla atanmamı bekliyordum.Şehir olarak Hakkari çıktı.Gidip ona söylemedim.Göndermeyeceğini biliyordum çünki.Otobüs bileti alıp ondan gizli çıktım yola.Zaten atanmam karargaha çıkmıştı.Oraya rahatlıkla girip çıkamayacağı için risk almaya değer dedim.Gittim ve işe başladım.
Bundan sonrasının anlatmam için güç lazımdı.Ferehi,Azeri,bizi anlatmam için güç lazımdı.
-İşe başladığım gün Azer revire geldi.Elindeki dikişi antreman sırasında patlatmıştı.Tabi bunları bana Azerbaycanca diyor.Ben böyle şaştım kaldım.Azer bazen unutuyordu Türkiyede olduğunu.Yarasını diktim gitti.Karargah her hafta cuma gününde civar köylere sağlık yardımına gidiyordu.Çünkü,köylerde yaşayanlar şehre hemen-hemen inemiyordu.Her doktor bir timle gidicekti.Şehirden de doktorlar gelmişti.Ben Azergilin timiyle gidicekmişim.Tabi bunu bilmiyordum.Arabaya bindiğimizde bir de şaşırdım.Azer son kez benim gitmek için emin olup olmadığımı sordu.Bende eminim dedim.Gittik ben sağlık kontrölüne başladım.Sonra bir ses geldi.Yer yerinden oynadı,kulağım uğulduyodu.Şoka girmiştim.O an beynim yakınımıza bomba atıldığını anladı.Bir çift kol etrafımı sardı.Beni kayanın arkasına sakladı.Şoktan çıktıktan sonra kolumda bir acı hiss ettim.Bağırışlar,çağırışlar.Sonrası karanlık...
Kafamı kaldırdığımda Halili bize bakan şekilde gördüm.Gözleri dolmuştu.Yanıma çağırdım.Ne zamandır orda olduğunu bilmiyordum ama ondan bir şey saklamama gerek yoktu.Gelip karşıma oturdu.
-Gözümü hastanede açtım.Kolumdan yaralanmışım.Başımda Azer vardı.Sonra hastaneden çıktık.Beni eve bıraktı.Ben izinliydim.Ben izinden döndüğümde onlar karargahta değildi.Sonra haber geldi ki,kendileriyle bir terorist getirmişler.Onu konuşa bilecek hale getirmem lazımdı. Çıktım piste teroristi indirdiler.Bana yavşamaya başladı.Azer bir bağırdı adamın sesi kesildi.
-Ben Azer gilin timinden görüp  heves ettim.Azerbaycanca öğrenmeye başladım.Haftasonu  bizim gittiğimiz köy ahalisi bize yemek düzenlemiştiler.Oturduk sohbet ettik.Sonra bir teyze evli olup olmadığımı bile sordu.O kadar irelilemişti sohbetimiz.Sonra bir çınlama sesi geldi kulağıma.Tanıyodum bu çınlamayı kan kokusu yayılmıştı her yana.O gün biz 124 şehit verdik.Bana evli olup-olmadığımı soran teyze şehit olmuştu.Yaralılara yardım etmek çok zordu.Ben ilk kez mesleğimi yaparken bu  kadar zorlanmıştım.Sonra kenarda bir ceset gördük.Kadın şehit olmuştu,amma kucağındaki bebek annesinin sıcaklığıyla hayata tutunmuştu.O bebeği bana emanet edip beni karargaha gönderdiler.Azerlerin timi şehitleri defn edip geldiler.
-Kızım sen neler yaşamışsın böyle.Küçücük canınla bu kadar acıyı nasıl taşıdın?Akıl alır gibi değil.Sen konuştukça sanki bende o anları yaşıyormuş gibi ürperiyorum.Çok zor,çok zalimce bunlar.
-Alışıyosun,başka şansın kalmıyor.Bebek benimle kalıyordu.Çünkü ortalık sakinleşmemişti.Bahçede bebekleydim.Öğle arasındaydık.Bahçeden benim aşinası olduğum bir ses geldi.Kafamı döndürüp sesin geldiği tarafa baktığımda o adamı gördüm.Nasıl geldi,nasıl içeri girdi hiç bir haberim yoktu.Kucağımda bebeği görünce"Kız Hafsa,senin kucağındaki kız kimin?Kimden peydahladın?Ulan namussuz.Ben biliyordum.Senin sessiz-sedasız gitmenin altından bir şeyler çıkacağı malumdu.Ben şimdi seni ne yapayım ha?!" diye üstüme yürüdü.Tokat attı.Kendimi izah etmek istedim ama izin vermedi.O an kendimi düşünmeyi bırakmıştım.Tamamen kucağımda olan küçük,savunmasız bebeği düşünüyordum.Bebeğe zarar gelir diye hiç bir şey yapamıyordum.Sonra bana dedi ki,"Bana bak.Hemen yarın evleneceksin.Ben namusuma laf ettirmem.Zaten geçen gün Musa dedi ki,senin kız güzel onu bana ver."
-Bu Musanın bizim taraftaki Musa ağa olduğunu söyleme bana.
-Oydu.
-Vay şerefsiz.Gül gibi kızımı nasıl zora sokmuş.
Annem yerinden kalkıp bana sarıldı.Halil korku dolu gözlerle izliyordu bizi.
-Anne niye öyle dedin.Kim ki bu Musa ağa?
-3 karısı olan,baban yaşında birisi.
Halil yumruklarını sıkmıştı.Gözünün içi kızarmıştı.Bu huyunu babamdan almış.
-Azer gelip beni kurtardı.Bizi bebekle eve bıraktı.Bu olayın üstünden 1 hafta geçti.Babamdan ses-seda yoktu.Ama biliyordum gelecekti.Bu arada çocuk esirgeme kurumu artık geleceklerini söylemişti.Her şey üst üste geliyordu.Allah var yukarıda,ben o bebekden ayrılmak istemiyordum.Evlat edinmek gibi bir şansım da yoktu.Yaşım tutmuyordu,evli de değildim.Ben revirde bunları düşünürken Azer içeri girdi.Bana bir teklif yaptı.Anlaşmalı evlilik.Ben onunla evlenmekle hem babamdan kurtulacaktım,hem de bebeği evlat edine bilecektim.İlk önce kabul etmedim.Azer ne yaptı,ne etti beni ikna etti.Hem dini,hem de resmi nikahı kıydık.
-Abla pişman mısın?
-Hayır.Yine olsa,yine yaparım.Azer biz evlenmeden önce de düşünceli,samimi birisiydi.Şimdi de öyle.Bir-birimize karşı olan saygımız ve güvenimiz  hiç zarar görmedi.
Bir az duraksadım.Annemin getirdiği kahveler soğumuştu.Bir dikişte içtim hepsini.
-Bir gün sonra sanki babam biliyormuş gibi Musa ağayla karşıma geçti.Beni zorla camiye götürdüler.Azer babam niyyetini bildirene kadar beni uzaktan izleyecek bir koruma ayarlamıştı.Koruma bunu görüp Azere haber etmiş.Gelip beni kurtardı.İmam,babam ve Musa ağa tutuklandı.Sonra gidip kız çocuğunu evlat edindik.İsim koyduk,ona aile olduk.Belki de bunlar yaşanmasaydı,ben evlenmeyi kabul etmeseydim Fərəh Rüstəmova deyilen birisi olmayacaktı.
-Valla abla yaşadıklarınızdan 4 sezonluk türk dizisi çıkar.
Halil komik bir edayla konuştu.
-Eşşeoğlueşşek kızıma bulaşma.
-Dışlanıyorum.İmdat.
Halil bağırmaya başladı.Azer kucağında Ferehle içeri girdi.Fereh yeni uyandığı belli olan gözlerle etrafa bakıyordu.Sonra Halile dönüp yüzünü buruşturdu.Ağlamaya başladı.
-Her kes beni dışlıyor.Fereh bile beni görüp ağladı.
-Sabah yanağını ısırdığın için ola bilir mi acaba?
-Abla bunu niye dedin ya?Azer abinin haberi yoktu.Bana öyle bakıyor ki şuan.Bakışlarıyla insan öldürür.
Azer gerçektende öyle bakıyordu.
-Qızım, mən burdayam.Bundan sonra dayı səni incidən də mənə gəl de.Gör onu nağayrıram.
Başını Halile çevirdi.
-Səndə qızımı dişləmə.Qaynımsan demərəm əldən keçirərəm səni.

Fələyin oyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin