Peyda 5

37.3K 1.8K 352
                                    


14.03.2024
Beşinci bölüme hepiniz hoş geldiniz.
Keyifli okumalar.

Bölüm şarkısı:
Esmeray-Unutama Beni
🎀

"Herkesin Anladığı Dil"

23 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

Hayatta bazı şeyler beklediğimiz gibi gitmezdi ve kimse de bizim beklentilerimizi karşılamaya çalışmazdı.

Hayatta ne kadar çabalıyorsan kendin içindi ve sen kendini düşünmezsen kimse seni düşünmezdi.

On yedi yılımın bana öğrettiği en net şey buydu, yıllarca çalışmış çabalamış ve bir kere olsun bir başkası tarafından değer görmemiş, desteklenmemiştim.

Yıllarca hep bir ağabeyim, bir ablam ya da bir kardeşim olsa bana destek olurdu diye düşünürdüm fakat şimdi görüyordum ki bunlara ben zaten doğduğum ilk andan itibaren sahiptim ve sahip olduklarımın farkına on yedi yıl sonra varmıştım.

Üç abim, biri kızı biri erkek olan üçüzlerim ve küçük bir erkek kardeşim vardı.

Alparslan, Tarık, Kağan, Mert, Ceyda ve Can. Bu sırlamaya on yedi yıl sonra Peyda ismini eklemek zor gelirdi insana. Bir aileyi dağıtmak gibiydi, tam ortasından girmek ve dağıtmak gibiydi o aileyi.

Ben bunu yapacak cesarete sahip değildim, bir ailenin tam ortasından girerek onlara ayak uydurabileceğimi sanmıyordum. Hiç tanımadığım insanlarla aynı evde kalma fikri yeni yeni korkutuyordu beni.

Bu korkuyu içime eken şey ise Nazlı Hanım ve Cihan Bey'in benimle baş başa konuşmak istemesiydi.

Başta bir sorun yoktu fakat onlarla birlikte çalışma odası tarzı bir yere girdiğimizde aslında sorgulamadığım her şeyin ne kadar da saçma olduğunu fark ettim.

Ben bu insanları tanımıyordum ve şu an onların evinde onların odasında ve onlarla baş başa bir şekilde konuşmayı kabul ediyordum.

Bu fikir beni ürpertti, yaşarken çok absürt durmayan şeyleri sesli dile getirdiğimizde ya da düzgün bir şekilde önünüze koyduğumuzda bazen ne kadar da saçma olduğunu anlamamızı ve aldığımız kararları tekrar gözden geçirmemizi sağlardı.

Ne demişlerdi, büyük resme bak.

Büyük resme baktığımda dehşete düşmüştüm ve bu, şu an bulunduğum durumda en son olması gereken şey bile değildi. Nazlı Hanım yanındaki Cihan Bey ise karşımdaki koltuğa yerleştiklerinde gerginlikten ellerimle oynamayı kesemiyordum.

Küçük resme geri dön! Çabuk küçük resme geri dön!

Beynim endişe naraları atarken dışarıya yansıttığım tek şey artık klasikleşmiş olan titremelerimdi. Sanki bir telefonu titreşim ayarında bırakmışlar gibi durmadan titriyordum ve artık titrediğimi hissetmemeye başlamıştım.
Oluyordu arada bana böyle.

Titremelerimi çok da takmadım. Onlara odaklanmaya çalıştım, hayatım değişiyordu ve ben sadece oturmuş titriyordum. Annem ölmüştü, ailemi bulmuştum, onların mutlu ve bensiz geçirdikleri hayatlarının kısa bir anına şahit olmuştum, eksikliğimin hiçbir yerde hissedilmediğinin farkına varmış ve kendimi daha fazla değersiz hissetmiştim.

Ve tüm bunlar olurken yapabildiğim tek şey titremek ve ara sıra ağlamak olmuştu, geri kalan her şeye boyun eğmiş ve kabullenmiştim.

"Peyda, içeride Mert'in bahsettiği gerçeği ne kadar erken açıklarsak o kadar iyi olur diye düşündük." Derin bir nefes alıp devam etti sözlerine Nazlı Hanım.

PeydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin