Peyda 16

29.4K 1.8K 222
                                    

01.04.2024
On altıncı bölümümüze hoş geldiniz.
Keyifli okumalar:)

Bölüm şarkısı:
Sena Şener-Kapkaranlık Her Günüm
♟️

"Katran Karası Kalpte Açan Çiçek"

27 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

Siyah, bir renkten öte bir yaşam biçimiydi sanki onun için.

Saçları siyahtı, gözleri siyahtı, hayatı siyahtı, kaderi siyahtı.

Ve siyahın hayatındaki yerini çok iyi biliyordu.

Birileri için siyah sadece zevk meselesi olabilirdi, onun için yaşam felsefesiydi.

Siyahına insanları çekmek istmezdi bu yüzden parlatırdı siyahını. İnsanlar kendisini görürdü onun siyahına bakarken ve yanılırlardı. O ise yanılgıları asla düzeltmeye çalışmazdı.

Siyahtı, bunu gizlemiyordu. Sadece kamufle ediyordu. Onun siyahını görmek istemeyenler ise ona kanıyorlardı.

Çıkıp da demezdi "Ben siyahım." diye, beklerdi ki onlar fark etsin katran karası hayatını.

Siyah elektro gitarında dolaşırken siyah yüzüklerle dolu parmakları, bir anlığına da olsa unutuyordu kalbinin karasını. Kendisi bile müziğin etkisine kapılıp unuturken katran karası kalbini, insanlardan onu böyle kabullenmelerini beklemiyordu.

Parmakları son notaları da çıkardıktan sonra şarkıya keskin bir bitiş sağlamıştı. Siyah saçlarını terlediğini hissederek geriye attı. Bu hareketi ona ayrı bir karizma katmıştı.

Elini saçlarının arasına geçirdi ve elektro gitarını kenara koydu. Odada yalnız olmadığını hissederek bakışlarını kapıya çevirdi.

Tahmin ettiği gibi, odada yalnız değildi. Kapıya yaslanmış bir şekilde onu izleyen en yakın arkadaşını gördüğünde yüzündeki ifadesizlikle ona doğru yürüdü.

"Hoş geldin, kardeşim." Siyahını görüp yanında duran nadir insanlardan biriydi, Toprak.

"Hoş buldum kardeşim, yine her zamanki gibi kulaklarınızın pasını aldın götürdün." Toprak'ın laflarıyla sahici bir gülümseme oluştu yüzünde. İyi olduğunu biliyordu, övülmeye ihtiyacı yoktu fakat kardeşim dediği adamın desteğini hissetmek ona iyi gelmişti. Toprak sözlerine devam etti."Ama gitmemiz lazım."

"Niye lan, ne oldu?" dedi en az siyah kadar kara, kalın ve pürüzsüz olan sesiyle.

"Cüneyt abi geri dönmüş oğlum, bizim mekandaymış." Sonra sesi daha vurgulu çıkacak şekilde "Seni çağırıyormuş." dedi anlamaz ifadesiyle.

Aynı anlamaz ifade onun da yüzünde peyda oldu. "Nasıl gelmiş, şu an orada mı?" Toprak kafasını sallayınca ayağa kalktı ve oturduğu sandalyenin sırt kısmına astığı deri ceketini alıp giydi.

Elektro gitarını da güvenli bir yere yerleştirdikten sonra yan tarafta bulunan rafların üzerinden kaskını aldı.

Toprak da, o da hızla motorlarına bindiklerinde ikisi de son sürat aynı yere gitmek üzere yola çıktı.

En sonunda Narin kafeye geldiklerinde motorlarını kafenin kenarına bir yere bırakıp koşar adım içeriye girdi.

İçeriye girdiğinde tüm grubun burada olduğunu gördü. Cüneyt'in gelişi kara haber gibi tez yayılmıştı belli ki.

PeydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin