20.04.2024
Yirmi beşinci bölümümüze hoş geldiniz.
Keyifli okumalar:)Bölüm şarkısı:
Emir Can İğrek-BıraktımŞaşırmayı🎀
"Hüzün Harbi"
1 Kasım 2023
İstanbul, TürkiyeGözlerimi her açtığımda farklı bir hayata uyanmak isterdim eskiden.
Her sabah uyandığımda veya acıdan bayıldığım depoda kendi kanımın içerisinde ayıldığımda aynı şeyi düşünürdüm.
Bir süre gözlerim kapalı kalırdı, öyle hemen açmazdım. Yeni bir hayatın hayalini kurardım. Bu hayatta bir ailem vardı ve gözlerimi açtığımda hepsi karşımda dikiliyorlardı.
Şu an ise o hayali yaşıyormuş gibi hissediyordum.
Ailemin tüm üyeleri başımda uyanmamı bekliyordu. Bir hastanedeydim ve gözüme giren beyaz ışığın etkisiyle yavaş yavaş alışmıştım burada olmaya.
Gözlerim görmeye başladığında ise karşımda bir haftadır tanıdığım biyolojik ailemin tüm üyeleri vardı.
Bir hafta önce yine bayılmaktan ve yüksek ateşten böyle bir hastaneye yatmıştım. O zaman yanımda kimse yoktu fakat şu an Alaton Ailesinin tüm üyeleri buradaydı.
Bu bana iyi hissettirmiyordu.
Aslında bu artık bana hiçbir şey hissettirmiyordu.
Üç gün süren ağlama, açlık ve susuzluk direnişlerimin ardından vücudum iflas bayraklarını çektiğini açıklamış gibi Cihan Alaton'un göğsüne doğru bayılmıştım.
Bu sahne uyandığımda karşımda Cihan Bey'i görmem ile aklımda belirmişti.
Utanç tüm bedenimi sardığında ondan tarafa bakmak yerine başımı çevirdim ve bana endişeyle bakan Nazlı Hanım ile karşılaştım.
Bu bir kabus muydu?
Onu görmemle bakışlarımı başka bir yöne kaçırdım. Gördüğüm kişiyle ise rahat bir nefes alabilmiştim.
Alparslan, ayaklarımın ucunda durmuş ve bana merakla bakıyordu. Ben ona bakarken gözlerini kaçırsa da ona bakmaya devam ettim.
En son onunla sarılmıştık, ben üç gün boyunca direniş adı altında kendimi cezalandırmadan önce...
Bu yaptığımın bir direniş değil, ceza olduğunu anlayabilmiştim en sonunda. Ben direniyordum direnmesine de onlar daha yaptığım şeyin ne olduğunu bilmiyorlardı. Cihan Bey dışında...
Üç gündür bana okuduğu günlük sayfaları bir an bile aklımdan çıkmıyordu. Hatta sırf bana biraz daha kendini açsın diye birkaç gün daha direnmeye hazırdım.
Alparslan, özellikle ona baktığımı anlayınca çatılan kaşlarını düzeltmişti.
"Peyda, iyi misin? Kendini nasıl hissediyorsun?" Endişeli soruların sahibi tabii ki de Nazlı Hanım'dı. Bakışlarımı Alparslan'dan çekip ona doğrulttuğumda bana yardım etmeye çalışan halini gördüm. Perişan görünüyordu fakat bunu çok da umursamadım. Elini omzuma koyup beni oturduğum yerde dikleştirmek istedi fakat onun kolunu pek de nazik olmayacak bir şekilde itip sırtımı yatağın ucuna yaslayacak şekilde yerimde dikleştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peyda
Teen Fiction-Karanlık Adımlar Serisi 1. Kitap- Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı masada oturuyordum. Birbirimizi tanıyalı yarım saat bile geçmemiş...