28.BÖLÜM:ABSÜRT

68 12 6
                                    

'Yakında birilerini ziyaret edebilirim.

Sen, Araz'cık,

Ya da belki tatlı mı tatlı hamile ablacık...'

-H.

*

Çiçeği çöpe attım. Öğlene kadar kendime gelmeye çalıştım ve bir yerden sonra birikmiş bütün işler dağıttı kafamı. Öğleden sonra ise toplantıyla geçti tamamen. Çıkış saatine geldiğimde ise inanılmaz derecede yorgundum sadece.

Arabayla eve geçtiğimizde bir şeyler yemek için beraber mutfağa girmiştik Araz'la. Bir süredir yiyip durduğumuz makarnalardan ikimizde bıkmış olmalıydık ki Araz fırında tavuk yaptı yemek için. Ben salonda otururken o yemekle uğraşıyordu.

"Annene benim yerime teşekkür falan ettin mi?" diye seslendim birden mutfağa.

"Hayır. Teşekkür bekleyerek hareketler yapmaz annem, unutmuştur bile çiçek yolladığınız. Boş ver yani." dedi Araz mutfaktan. Birkaç saniye duraksadım. Sonra da Araz ve ailesinin kendi içindeki garip huylarına şaşırıp durmayı bırakmam gerektiğine karar verdim.

En büyük olmasına rağmen baş köşeye oturmayan dedesi, oğlu etrafta değil diye çok da umursamayan babası, kız istenirken yine en büyük olmasına rağmen umursamadan babasının beni istemesini bekleyen dedesi, çiçek yollayıp unutan annesi ve tüm bu yapılan projelerin kime ait olacağını en son belirledikleri sistemleri.

Göksun ailesinde bir sorun vardı ya da benim kendi gördüğüm aile yapısına göre çok daha rahat oldukları için bana garip geliyordu. Bunu hiç anlayamayacaktım.

Sanırım artık düşünmeyi bırakmam gerekiyordu.

Susadığım için yerimden kalkıp mutfağa giderken gözüm saate takıldı. Çoktan akşam sekiz buçuk olmuştu. Mutfağa girdiğimde Araz'ı telefonuna bakarken gördüm. Bana baktı.

"Ne oldu?"

"Su içeceğim." dedim ve bir bardak aldım. Kendime su doldurup tezgaha yaslandım. Biraz içtikten sonra ona baktım. Telefonunu kapatıp masaya bıraktı o ara.

O an aklıma geldi.

"Senin iş yemeğine gitmen gerekmiyor mu?"

Araz duraksadı.

"Ya da kaçta ki bu yemek diyeceğim de bu saatten sonra nereye gideceksin zaten? Yani yemek saati geçti gitti. Malum trafik falan da..."

"Gitmiyorum yemeğe Saye."

"Ne?" dedim şaşkınca.

"Gitmiyorum yemeğe."

"Niye?"

"Amcam gitmiş zaten. Ben gitmiyorum."

"Niye gitmiyorsun ama?" dedim. O arada fırından ufak bir ses geldi. Yemek için ayarladığı sürenin bittiğini belli eden bir sesti. Araz ayağa kalktığı sırada "Seni yalnız bırakmak istemedim." dedi.

"Ne?"

"Çiçek mevzusu. Bilmem, gidesim de yoktu zaten. Gitmedim işte. Hadi, yemek hazır." dedi. Üstünde durmamam için öylesine bahsediyor gibi davranıyordu ama işiydi bu. Kaşlarımı çatmama sebep oldu.

"Araz."

"Efendim?"

"Bak böyle şeyleri benim için ertelemene gerek yok. İşin varsa gitmen gerekiyordur. Evde kendi kendime korkmazdım. Hem gece gelecektin zaten." dedim. Kötü hissetmiştim. Benim yüzümden gitmemişti sonuçta. Hoşuma gitmemişti durum.

HANÇER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin