30.BÖLÜM:MERAK

78 10 8
                                    

'Bana inat yapar gibi mi bembeyaz giyinip duruyorsun Sayecik?'

-H.

*

Aslında cumartesi günleri çalışmıyordum ama haftada üç kere erkenden kalkmak bünyemi sabahın yedisinde havaya dikmişti saçma bir şekilde. Midemdeki boşluk hafiften bulanmasına sebep oluyordu. O yüzden odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Araz'ı mutfakta gördüğümde o daha kafasını kaldırıp beni görmemişti.

Bir kupada kahve içiyordu. Hemen kupanın yanındaki küllüğe dayanmış bir de sigara vardı.

"Günaydın." dediğimde kaldırdı kafasını telefondan.

"Günaydın. Niye erken kalktın sen?" dedi tek kaşını kaldırıp. Dün gece koridorda onunla öpüştükten sonra banyo yapacağım deyip kaçmış sonra da odama geçip uyumuştum. O yüzden aslında nasıl konuşacağımı bilmiyordum şu anda onunla.

"Bilmem. Öyle uyandım birden." dedim. Sonra da makineye baktım. Hala içinde kahve olduğunu görünce bir kupa da kendime çıkartıp doldurdum.

"Kahvaltı niye yapmadın?" dedim tezgâha kalçamı yaslarken. Araz o arada sigarasından bir nefes çekti.

"Sabahın yedisinde uğraşmayı sevmiyorum." dedi. Hafifçe salladım kafamı.

"Sen evdesin sanırım bugün?" dedi.

"Aynen." dedim. Biten sigarasın küllüğe bastırdıktan sonra kahvesini de bitirdi. Ayağa kalktığında küllüğü de almıştı eline. Çöpünü döktükten sonra bulaşık makinesine koydu bardağıyla beraber. Sonra karşımda durdu. Elimdeki fincana uzandığında kaşlarımı kaldırdım. Elimden alıp kenara koydu ve eğilip dudaklarını dudaklarıma yasladı.

Kısa süren ufak bir öpücüktü bu seferki. Geri çekilince "Akşam bir şeyler yemeye gidelim." dedi sessizce.

"Alışveriş merkezine mi?" dedim hızlıca. Güldü ve bir daha öptü beni. Sonra elini yanağıma yasladı ve başımı biraz daha kaldırdı.

"Yok. Gerçekten yemek yiyebileceğimiz bir yere." dedi. Gözlerim dudaklarına düşmüştü bile. Bana yakın durup sessizce konuşması bir şeydi, üstüne bir de elini yanağıma falan koyuyordu. Bu durumda aklım sadece onu öpmeye, gözlerim de sadece dudaklarına görmeye programlanmış gibi oluyordu.

"Nereye?" dedim merakla. Çenemdeki parmağı biraz baskı uygulayınca başımı biraz daha kaldırdım. Eğilip dudaklarımı hafif hafif öperken "Sekizde aşağıda ol." diye mırıldandı. Her bir kelime arasına bir öpücük sokmuştu. Başım dönüyordu benim. Ne oluyordu?

"Hm hm..." diye mırıldandım sadece. Gülümsedi.

"Görüşürüz." dedikten sonra bir adım geriledi.

Peşinden gidemedim çünkü hareket edemeyecek kadar sarhoş hissediyordum.

Kapı sesi duyunca tekrar kendime geldim. Sonra derin bir nefes alıp silkindim ve tezgahtaki kupayı alıp biraz kahveden içtim. Sonra acı tadı yüzünden aç karnım daha da bulandı ve yüzümü buruştururken aynı anda kahvenin içine çoktan şeker ve süt koymaya başlamıştım bile.

Bütün günüm evde geçecekti. Aslında babamı arayabilirdim ama bir şekilde istemiyordum bunu yapmayı. Adam özür dilemişti aslında. Çiçek falan yollamıştı. Annemden o da yoktu.

Yine de aramak istemedim.

Ben çok fazla özre inanmazdım. Bu annemden kalmıştı. Özür dileyeceğine en başta o hareketleri hiç yapma derdi annem. Özürlerin kıymeti olmazdı annem için. Kendisi de hiçbir hareketinden özür dilemezdi. En başta babamı aldattığı için de dilememişti. Ben babama söyledikten sonra babam doğru mu dediğinde annem dönüp bana kızmıştı sadece. Babam üstüne gidince de evet doğru demişti.

HANÇER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin