6.BÖLÜM:MAGAZİN

117 15 0
                                    

'Bir adamın gözünü çıkaranın gözü çıkarılır.

Hammurabi kanunları

Benim için pek böyle işlemez.'

-H.

*

Köprüden geçip Anadolu yakasının çıkışlarında oldukça tenha bir piknik alanına gitmemiz saatler sürdü.

Çay bahçesini de andıran yere girip bir masaya ilerlerken oldukça gergindim. Sadece birkaç saat önce neler yaşandığı düşünülürse biraz normal sayılabilirdi ama bunu normal sayamayacak bir hayatın içindeyken çok daha mutluydum.

"Kahvaltı alalım biz direkt. Önden çay." dedi Araz biz oturduğumuz an elli yaşlardaki garsona bakarak. Garson gibi giyinmiş değildi aslında ama "Tamamdır Araz Bey." dediği için buralarda Araz'ın tanındığını fark ettim. Yani kim garson kim değil Araz elbette biliyordu.

Garson uzaklaşırken telefonumu cebimden çıkardım. Ekranda herhangi bir bildirim yoktu.

"Teknolojiden hoşlanmaz." dedi birden Araz. Kafamı kaldırıp ona baktım.

"Hm?"

"Telefonun ya da teknolojik aletlerinden bir şeyler bekleme yani. Sana mesaj falan yollamaz." dedi. Bunu istemsiz yapıp duruyordum. Hemen anlamasına şaşırdım.

"Sen bu manyağı baya tanıyorsun herhalde?"

"Biraz böyle şeylerle alakası olan herkes tanır. Ama senin tanımaman çok doğal. Kendi halinde bir editörsün, ailen ülkeye dağılmış durumda ve hiçbir şekilde yakın çevrende cinayet gibi durumlar yok. Veya karakollarla alakanız yok. Ailenizde asker kimse yok." dedi.

"Benimle alakalı çok şey biliyorsun."

"Çok değil."

"Bir şeyler bilmen bile doğru değil." dedim ve derin bir nefes alıp "Neyse. Şu manyağı anlatır mısın?" dedim. Arkama yaslanıp kollarımı önümde bağlamıştım. Pek buraya ait gibi değildim. Ama Araz da benim kadar serbest bir haldeydi.

Ona seslenen insanların isminin yanına bey eklemesinden dolayı her yere takım elbise ile gittiğini falan düşünüyordum. Kendiliğinden bir zengin havası da olduğu için daha olasıydı.

Çok zengin insanlar hep çok düzgün giyinirlerdi. Böyle kapüşonlular ile bir yerlerde karşılarında tayt tişört oturan kızlarla görünmezlerdi.

"Yeni bir durum değil. Ülkede neredeyse elli yıllık bir geçmişi var. Taklitçileri var. Fanları bile var." dedi ve masaya bir sigara paketi koydu. Pakete baktım. Derin bir nefes aldım. İçinden bir dal çıkarıp paketin ucunu bana da çevirdi. Sürekli kullanmasam da bu anda birden istedim. Bir tanesini alıp dudaklarımın arasına yerleştirdiğimde kendisininkinden önce çakmağı bana doğru yaklaştırdı. Ucunu tutuşturduğunda bir nefes çektim. O arada kendininkini de yaktı.

Küllüğü kenardan alıp ikimizin ortasına çektiği sırada iki çay geldi. Şekeri aldım ve içine üç tanesini attım. Garson uzaklaştı.

"Başta neden böyle başlamış bilmiyoruz. Neye göre seçiyor insanları ve neye göre öldürüyor onu da bilmiyoruz. Her zaman bir bokluğu olanlar öldü şu zamana kadar. Ama öyle dedim diye yanlış anlama, ufak tefek suçlar bunlar. Birkaç yüz lira çalmak, markette soygun yapmak fark edilmeden, ya da birisinin arabasına çarpıp habersiz kaçmak gibi." dedi. Kaşlarımı çattım.

"Elbette elli yıldır birkaç küçük sorun yüzünden bunu yapmıyor ama. Var birkaç tane büyük. Korkunç herifler var piyasada." dedi.

"En sonuncusu?"

HANÇER (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin