13- Israr

46 12 74
                                    

Beni tekrardan öpmeye başladığında gözlerimi yumdum ve ona teslim oldum.

Ne olursa olsun, üzme beni Kacchan. Şu büyümeye çalışan küçük kıvılcımı, sana karşı oluşan umut ışığını söndürme. Çok ihtiyacım var, çok.

İstiyorum ki ben de bir şeylere sahip olayım etten ve kemikten olan. Geçici paraların lüzumu yok. İstesem de olmaz zaten.. ama ben istiyorum ki yeniden, benim için atsın başka bir kalp benimkiyle beraber.

O günün devamında Kacchan yanımdaydı. Eliyle bana yardım etti o iş konusunda. Sonradan ayrıldık o mekândan. Çok takılmadık, nasıl olsa izleniyor olabilirdik. Gerçi önemli de değildi... Lakin eve dağıldık.

Üzüldüm ondan ayrılınca.

Bir dahaki buluşmaya kadar biz, aynı evin içinde farklı insanlar olarak kalacağız. Yabancı olacağız. Göz göze geldiğimizde birbirimize belki selam dahi veremeyeceğiz.

..

Sonraki gün geldi ve açık konuşmak gerekirse hiç mi hiç istemiyorum tiyatroya gitmek. Ancak verdim artık bir söz, durmam lazım.

Ben iyi bir çocuğum çünkü, değil mi?..

Günün ilerleyen saatlerinde üstümü ve kendimi hazırladım buluşma için. Daha vardı bayağı, o yüzden oturdum masa başına, aldım elime tüy kalemi, başladım kelimelerimi kullanarak şiirler yazmaya.

Aklıma geleni yazdım, önemsemeden.

"Duygular mı değiştirdi beni bunca zaman?
Değişmezdim ben olsaydın derdime derman.
Yoktun yanımda, ondan aklım darmaduman
Gelme sen, bulaşır sana nazarım, aman!"

Ne kadar aklıma geleni yazsam da uzun sürüyor her seferinde doğru kelimeleri bulmak. Kafamı geriye yasladım. Aklımda hiçbir şey yoktu. Duygu namına adam gibi bir şey kalmadı bende. Boş boş bakıyorum, amaçsızca geziniyorum. Neden böyleyim ki? Sadece iyi ve özgür olmak istiyorum. Çok şey mi?

Saate baktığımda buluşma saatinin yaklaştığını gördüm ve hazırlandım. Çok geçmeden evden çıktım ve tiyatronun sergilendiği yere doğru yol aldım.

Beni kapının önünde bekliyordu. Dışarıda ne diye beni bekliyor ki? Yanına gittiğimde: "Hoş geldin," diyerek karşıladı ilk başta. Sonradan:

"Daha gösterinin başlamasına var, biraz konuşalım mı?" Diye sordu fakat cevabımı beklemeden benim kolumdan tuttu ve ara sokağa soktu ikimizi. Ne haltlar çeviriyor bu melez?

"Todoroki, dokunma." Nazikçe uyardığımda elimi bıraktı ki zaten çoktan girmiştik ara sokağa. Karanlık olduğu için arkamı döndüm ona. Dışarıyı izlerken de konuşabilirdik değil mi? Akşam saat altı civarıydı.

"Senden bir görev yapmanı istiyorum."

"Hm, ne? Hırsızlık mı?"

"Evet, bugün yap."

"Ha? Bana emir vermesene. Senle anlaştığımda istediğim zaman istediğim şeyi yapmak üzere konuşmuştum. Hatırlarsan sen de onayladın."

Omuzlarımdan tutup beni kendine çevirdi sertçe. Bana yaklaştı ve ellerimi tuttu sıkıca. "Izuku, lütfen.. senin gibi birisi yapabilir sadece."

"Benim gibi biri? Ah, üzgünüm. Ne diye böylesine aceleci davranıyorsun? Bugün modumda değilim."

"Sana yapmanı söyledim."

Derin bir nefes aldım. Arkamı döndüm tekrardan, ellerimi onun ellerinden çektikten sonra. Gözlerimi tekrardan caddede gezinen insanların olduğu yere çevirdim. Arkamı ona döndüm. Cadde parlaktı, kışta olduğumuzdan dolayı gündüzler oldukça kısaydı ve hemen hava kararıyordu. Caddelere bu yüzden hoş görünen ışıklandırma yapıyorlardı. Gözlerim o renkli ışıklandırmalarda iken kulaklarım Todoroki'yi dinliyordu.

"Ne istiyorsan veririm."

"Parayla beni kazanabileceğini mi zannediyorsun?"

"Haha, anladım... Paradan söz eden kimdi peki?"

"Hmm, iddialıyım diyorsun. Seni istediğimi kim söyledi o hâlde?"

"Ben kendimi de sunmadım ki?"

"Başka bir seçenek yok, Todoroki."

Arkamda duyduğum adım sesiyle beraber anında Todoroki'ye döndüm. Bana yumruk atmaya kalkıştığını gördüğümde onun bana yönelen kolunu tuttum ve geriye çevirdim. Bunu yaptıktan sonra arkasına geçtim, onun belini kavradım. Hemen ardından yere ittirdim onu. Böylece dengede durmak için kollarını boynuma sarmış oldu, biz de o meşhur dans pozisyonunu almış olduk. Onu yere sarkıtmış duruyordum, o ise kendini bana vermiş ve yere düşmemeyi diliyordu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun Todoroki?"

Yüzümde bir sırıtış olsa da ciddiydim.

"Reflekslerin de iyiymiş, Izuku." Onu geri yukarı kaldırdım gerçek anlamda düşmemesi için.

"Eyvallah."

Ondan uzaklaştım ve bu sefer gözümü ondan ayırmadım.

"Todoroki, sana yapmayacağımı söyledim. Bir kere daha tekrar etmeme gerek yok değil mi? İnsan olana bir şey bir kere söylenir."

Kendi söylediğim cümleyle kendimi kırıyorum vay anasını satayım. Aklımda hâlâ o hatıralar, gitmiyor, gidemiyor... Silinmiyor, silemiyorum... Unutulmuyor, unutamıyorum...

"Izuku... Lütfen, rica ediyorum. Dediğimi yap..."

Araya tanıdık bir ses girdi:

"Hayır, yapmayacak."

...

[628kelime.]

Şiir nasıldı?
Siz nasılsınız..
Ah, onu sormaya gerek yok.
Her hâlinizle güzelsiniz...
Bolum peki, nasildi?

Sizce ben nasilim?

Sizleri seviyorum, degerlilerim.
Ozelsiniz, bilin iste.

Sevgilerimle, yazar kaçar.

"Aklımda hâlâ o hatıralar, gitmiyor, gidemiyor... Silinmiyor, silemiyorum... Unutulmuyor, unutamıyorum..."

Hırsız | DekuBakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin