Ne? Katsuki'nin burada ne işi var? Ara sokağın zifiri karanlığından ortaya çıkınca hem Todoroki hem ben şaşırmıştık. Katsuki elleri cebinde ve ciddi bir ifade ile yanımıza geldi fakat aramızda hâlâ mesafe vardı.
"Sen ne karışıyorsun?"
Ne? Tanışıyorlar mı, neden "kimsin" diye soru sormadı?
"Kes sesini, ben yetmedim bir de Izuku'ya mı dadandın?"
Todoroki göz devirip odağını bana verdi. Ben hâlâ şok içerisindeydim.
"Onu dinleme, Izuku. Bizim anlaşmamızda o yok. Sen sadece verdiğim görevi yap." Beni kendi istediğini yapmaya ikna etmeye çalışan bir Todoroki vardı karşımda. Katsuki sinirlendi ve benim önüme geçti ve de Todoroki'nin karşısına geçti.
"Izuku'yu rahat bırak." Kesin bir emir verdi Katsuki.
"Sen kimsin de karışıyorsun Katsuki? O senin soyundan bile değil."
Bununla beraber donakaldım. Katsuki'yi tanıyordu. Ayrıca...
"Soyundan değil de ne demek?.." Uzun süreden sonra ben de dahil oldum. "Ah, Izukucuğum, bilmiyor musun? Sen gerçekten onun abisi değilsin. Sen sadece evlatlıksın." Todorki böylesine ciddi ciddi konuşunca stres oldum. Öylesine konular değil bunlar...
"Siktir git oradan. Daha ben bilmiyorum, sen nereden biliyorsun?" Karşı çıktım.
"Senin elinde olmayan kaynaklarım var. Gerçek abin bile değil, ona mı güveneceksin? Yıllardır yalnız başına kalmana sebep olan o değil miydi?" Sikeyim...
Katsuki bana döndü ve: "Izuku, sana yaklaşmaya çalıştı değil mi? O hep böyleydi. Keyfi ne isterse onu yapardı. Görülen o ki halen değişmemiş!" derken omuzlarımı tutuyordu.
"Bir saniye. Kafam almıyor hiçbir şeyi... Katsuki ve ben kardeş değil miyiz? Ben nereden geldim o zaman? Ben... Anlamıyorum!" Koşup oradan kaçmaya başlayacaktım ki beni Todoroki tuttu.
"Biliyorum çok kötü bir his. Çok benzerini ben de yaşadım. Fakat bunun üstesinden gelmelisin Izuku... Yalnız değilsin, ben buradayım." Elleri üzerimdeydi ve tiksindim. Ellerini ittirdim, kafamı salladım. Todoroki mi Katsuki mi doğruyu söylüyor bilmiyorum.
"Todoroki, tiyatroya gelmiyorum. Katsuki, onu nereden tanıyorsun?"
"Ha, ona anlatmadın mı Katsuki? Ah çok yazık. Sevgili abi, kardeşinden bir şeyler saklıyor." Todoroki'nin manipülasyon yeteneğini bir kere daha görmüş oldum. Bana döndü o melez. Dedi ki:
"O benim eski sevgilim."
Benim için tüm dünya durdu. Sadece onun dediği duyuluyordu bana o an. Ne demek sevgili? Ne demek?!
Ne yani benim canım yanıyorken Katsuki gelip bu ahmakla beraber gönül mü eğlendiriyordu?! Yapma, gerçek değil de Katsuki...
Bana güzel yalanlar söyle...
"Ne?.."
Neyse ki yıllarca edindiğim aptal duygu saklama yeteneğim öne çıktı ve ne kadar salakça yıkılsam da öylece durdum her ikisinin önünde. Ağlamadım, bağırmadım, üzüntümü herhangi bir şekilde göstermedim.
Katsuki bana döndü, yüzünde üzgün bir ifade vardı.. hayır, Katsuki. Yalandan nefret ediyorum ama sen bana yalan söyle Katsuki. Nolur yalan söyle, lütfen...
Yoksa sana bir daha güvenemeyeceğim.
"Özür dilerim, Izuku..."
Hayır, benden özür dileme!
"Katsuki."
Araya Todoroki girdi: "En iyisi sen biraz yalnız kal, Izuku. Lakin istersen senin yanında durabilirim.".
"Todoroki, benimle gel..." Kısık sesimle anca bu çıktı ağzımdan. Todoroki'nin dudaklarında hafif bir kırılma gördüm. Ben o sırıtışı yedireceğim. Ne kadar istemesem de onun elinden tuttum ve zifiri karanlığa çektim. Beni takip ediyordu.
"Hey Todoroki, biliyor musun?.. Üzüldüğümü zannediyorsun ama ben bu yaşıma kadar daha fazlasını yaşadım. Daha fazlası, daha fazlası ve çok daha fazlası. En çok ben yaşadım bu kötülükleri. Bu yüzden Katsuki ile kardeş olmamam beni bozmaz. Fakat beni kuşkulandıran bir şey var: Sen neden benim Katsuki'm ile sevgiliydin?"
Son cümlelerime kadar ilgiyle dinliyordu ancak son cümle geldiğinde ciddileşti. Daha sonra yüzlerimizi yaklaştırdım.
"Hmm, Todoroki? Cevabın var mı?" diye kulağına fısıldadıktan hemen sonra onun bana atamadığı yumruğu ben ona yedirmiştim. Yüzüne yediği yumruk ile sersemledi. Daha fazla vurmak istemedim, hemen terk ettim orayı. Hâlâ olduğu yerde bekleyen Katsuki'yi gördüm. Ne olursa olsun ona inanmak istiyordum...
Dinlemek istiyordum... Daha önce yaptığım aptal hataları tekrar etmemek, yaşadıklarımdan adam gibi ders çıkarmak istiyordum.
Katsuki'ye sahip olmak, onun beni heyecanlandırmasını istiyordum.
Ben onu istiyordum.
Onunla ilgili olan her şey.
Ve o.Ortamı cidden terk ederken onun elinden tuttum ve onunla beraber koşmaya başladım. Ne olduğunu anlamadı fakat sonra bana ayak uydurdu. Beraber eve dönmemiz gerektiğini düşünüyordum ancak o bizi daha önceden gittiğimiz otele yönlendirdi. Ben de takip ettim.
Oraya vardığımızda nefes nefeseydik çünkü arkamızdan at kovalıyormuş gibi kaçtık. Durum böyle olunca yeniden oda tutmak zorunda kaldık. Bu sefer o ödedi ve beni elimden tutarak odamıza götürdü.
"Bak Izuku, sana bir şeyle-"
O konuşuyorken sözünü dudaklarımla kestim. İçeri girer girmez ona yapışmak nasıl bir fikirdi bilmiyorum ama yaptım işte. Bir süre öptükten sonra ayrıldım. Durduk ve bakıştık.
"Susman içindi..."
"Keşke her zaman böyle susturulsam."
Siktir, bu ne demekti böyle? Yükseliyorum ben bak. Huh, sakin ol Izuku. Sakinsin...
"Bunları konuşalım elbet Katsuki ama bana ondan önce söyle.. cidden onunla sevgili miydin?"
Sadece başını salladı. Gözleri yerde, başı eğikti. Ona eğmemesi gerektiğini söylemedim çünkü cidden eğmesi gerektiği bir zamandı. Ne demek Todoroki ile sevgili olmak?.. Neden ki, niye?
"Katsuki, sonra sebebini açıklarsın. Kendimi bombok hissediyorum. Sadece yanımda ol, olur mu? Sana güveniyorum... İnanıyorum ki geçerli bir sebebin vardı onunla çıkmak için. İnanıyorum ki bir şeyler yanlış anlaşıldı. Katsuki, seni seviyorum..."
Katsuki şoktaydı, nasıl olsa ben böyle duygularımı hiçbir zaman göstermedim kimseye. Anca o gün vardı darmaduman olduğum, başka da yok.
Bana sımsıkı sarıldı. İhtiyacım olan şey de tam olarak bu... Göğsümde hissedebileceğim başka bir kalp ritmi, boynumda yutkunmama sebep olacak birkaç nefes, gözlerinde kaybolacağım bir çift göz, beni anlayacak bir kişilik ve yalnızca o. Bana kendini hissettirecek bir insan, benim her şeyim...
"Katsuki, ağlamak istemiyorum ama... Ama.. ç-çok zorlanıyorum ben..." Titreyen sesim can yakıyordu.
"Yemin ederim Katsuki, boğazım düğümleniyor, konuşamıyorum kimi zaman... Yapamıyorum.. yalnızım..." kısık sesimle beni ne kadar anlıyorsa artık...
Omzunda ağlıyordum resmen. Gözyaşı dökmesem bile bence yeterince tükendim. Belimi okşadı, kavradı ve ardından bana dedi ki:
"Söz veriyorum her şey düzelecek, Izuku. Sana söz veriyorum yalnız kalmayacaksın bir daha."
Dayanamıyorum...
...
[911kelime]
Sayonara, degerlilerim.
"Bana güzel yalanlar söyle..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsız | DekuBaku
AcakSoğuktu. Ama çoktan donmuş bir zihniyeti hangi kış titretebilirdi, hapsolmuş bir kalbin zincirini hangi soğuk kırabilirdi ki? Titremek için illa soğuk mu gerek insana? Tek bir ağız, dizlerinin bağını çözemez mi? Mesafe için illa şehirler mi girmeli...