Çarşamba günü geldiğinde, Katsuki ile buluşma günüm gelmiş oldu. Bundan sonraki gün de Shoto ile tiyatro için buluşacağım...
Onunla nerede ve ne zaman buluşacağımızı konuşmuştuk. Şimdi onu bekliyorum, gelmesini ve onu öpmeyi.
Eskiden onu seviyordum. Dostum olabilir değil mi? Şüphelenmiyorum değil aslında, ya beni kullanıyorsa? Ama umrumda değil, kendi bilir.
Yanıma geldiğini görünce hafif gülümsedim. "Hoş geldin, Katsuki." Bana yanıt verdi: "Hoş buldum, Izuku," bir taraftan nefesleniyordu. Yetişmek için koşmuş olmalı.
Otel gibi olan yerlere gittik beraber. Gecelik kalmak için olmayan, sana yemek ikram eden ama birileriyle kalacaksan sana yatak ve oda da veren bir mekân. Parasını ödedim ve aldığımız odaya doğru götürdüm ikimizi. Katsuki'den çıt çıkmıyordu. Odaların arasında yürüyorduk kendi şehvetimize doğru. Bunca zamandır ihtiyacım olan bu muymuş diye geçirdim içimden.
Biraz öpüşmek ve biraz azmak mı?
Odaya girip kapıyı kilitledim. Katsuki'yi baştan aşağı süzdüm. Çekigen bir tavır sergiliyordu bana.
"Endişelenme. Kendini kasma," derken onu kapıyla arama alıyordum. Odada sadece nefeslerimizin sesi duyuluyordu. İkimizde sessizdik ve bu sessizlik bizi yükseltiyordu.
"Biz kardeşiz, bu doğru mu?" Bunu sorduğunda duraksadım:
"Ne yani? İstemiyor musun?"
Benim sorumla kızmış gibi göründü. Yakamdan tuttu ve sertçe kendine çekti beni. Dudaklarımız arasındaki mesafeyi azaltıp konuştu: "Sadece soruydu.".
Onu belinden tutup kendime daha çok yaklaştırdım ve dudaklarımızın arasındaki o yok denecek kadar az mesafeyi kapayıp öpüşmeyi başlattım.
Karşımdaki kişi Katsuki olduğu için mi bu kadar heyecanlıyım?
Yoksa bu tür şeyleri ilk defa yaptığım için mi?
Ne sikimse, güzel hissettiriyor.
"Izuku.. mh..."
Ayrıldım dudaklarından.
"Beni güzel hissettir, Katsuki," ellerimi onun vücudunda gezdirdim. "Öyle güzel hissettir ki seni arzulayayım," altını okşadım. "Öyle hissedeyim ki adını sayıklayayım," boynuna üfledim nefesimi, sonra da küçük bir öpücük.
"Öyle güzel hissettir ki beni, tüm acılarımı bir anlığına da olsa unutayım..."
Onu yatağa attım sertçe. Kısık bir inilti çıkardı ama önemsemedim. Üstümü bir çırpıda çıkardım ve kenara attım. Onun üstünde yerimi alırken o beni seyrediyordu. Yüzü kızarmıştı hafiften.
"Izuku, konuşacak mıyız hiç?"
"İstersen, yaparız."
Kollarını boynuma doladı ve vücuduma gözleriyle dokundu.
"Sen ne yapmak istiyorsun?"
"İyi olmak."
"O zaman kendini bana versen? Seni güzel hissettireyim. Tüm fark edemediğim acıların için senden özür dileyeyim, seni ne kadar sevdiğimi sana göstereyim..."
"Yap gitsin, Kacchan.."
Beni yatağa oturttu. Bağdaş kurmamı sağladı ve kucağıma oturdu. Kendimi salmamı söyledi, ben de hiçbir şey yapmadım. Sadece ne yapacağını bekledim... Omzumdaki yarayı öptü.
Annemin sigarasını söndürdüğü yer.
"Tüm yaralarımı öpüp iyileştirmeye ömrün yetmez, Katsuki."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsız | DekuBaku
RastgeleSoğuktu. Ama çoktan donmuş bir zihniyeti hangi kış titretebilirdi, hapsolmuş bir kalbin zincirini hangi soğuk kırabilirdi ki? Titremek için illa soğuk mu gerek insana? Tek bir ağız, dizlerinin bağını çözemez mi? Mesafe için illa şehirler mi girmeli...