Hatıralarım aklıma geldikçe nefesim hızlanır gibi hissetmeye başladım.
Gözlerim titriyordu, vücudum, ellerim, kalbim... Fakat annem beni burada tutmaya niyetliydi baştan beridir. Bu odada bulunmak istemiyorum. Aptal hakaretlerine devam etti lakin kulaklarım rahatsız edici uğultulardan başka bir şey duymuyordu. Aklım şu an buradan ayrılmak istediğim gerçeğinden başka bir şey düşünemiyordu.
Kelimeler de ağzımdan çıkamıyordu ki, gitmek için izin isteyeyim...
Tam gözlerim kapanıyordu ki kapıdan içeri birisi girdi.
"Katsuki?" Annem şaşkınlıkla baktı. Bir saniye, beni korumak için gelmiş olamaz değil mi? Hayır, Izuku... O ne zaman sana önem vermişti ki?..
"Anne, özür dilerim fakat seninle önemli bir şey konuşmam gerekli." Tch... Sonunda çıkacağım şu siktiğim odadan.
"Izuku, çık git odadan. Bugün şanslısın, başka günler olmayacaksın." Arkamı dönüp odadan çıktım ve göz devirdim. Bir an düz yolda takıldım.
Ben böyle bir hayat istemiyorum...
Özgür olmak istiyorum...
Odama doğru ilerledim yavaşça. Karşıma Michiko çıktı. Bana koca gözleriyle bakıyordu.
"Izuku efendim, iyi misiniz?"
"Evet." Yoluma devam ederken:
"S-solgun gözüküyorsunuz..."
Derin bir nefes verdim. Öfkeliydi bu nefes.
"Kötüysem beni iyi yapabilecek misin?"
Sustu. Sessizlik, hayır demekti. Bunu herkes bilirdi.
"O hâlde konuşma."
Odama doğru süratli adımlarla gittim ve kendimi yatağa attım. Üstümü çıkartıp bir kenara fırlattım çünkü daralmaya başlamıştım.
Şu aptal nöbetleri tek başıma geçirmek daha ne kadar sürecek?
Bunun bir sonu yok mu? Yoruluyorum, tüm enerjim ve motivasyonum yok oluyor anında. Her zaman her şey kötüye gidiyor.
En iyisi olmak bazen yeterli gelmiyor.
Birileri için gurur kaynağı değilsen, asla kendine de yeterli gelmiyorsun. Hele ki o birileri seni koruyup kollamıyorsa, sevip bağrına basmıyorsa, koklayıp öpmüyorsa...
Başım çatlıyor.
Çözüm yok mu?.. Her şeyden kurtulmanın tek yolu ölüm mü?
Ağlayamıyorum bile. Ama içimde ne fırtınalar kopuyor bi' bilseler. Sandalyeye oturdum ve masaya kafamı koydum kollarımı yastık olarak kullanarak. Gerçekten intihar bir seçenek gibi görünmeye başlıyor gözüme...
En iyisi yarın sabah gidip işlek caddeye çıkayım.
Şiir defterimi sakladığım yerden çıkardım. İçini açıp sayfalarını okumaya başladım. Burukluk hissettim içimde. Her birinin anısı var. Bir geçmiş barındıran anlamlı yazılar yüzünden gözlerim dolacak değil ya...
Birkaç yıl öncesinde yazdığım bir yazı buldum ama bu şiir değil...
"Şiir gibi düzenli olamayacak kadar kötü şeyler yaşıyorum, defter. Senin şiir defteri olma amacını bozduğum için özür dilerim, bu seferki şiir olmayacak..."
Her ihtimale karşı sakladığım o uzun halatı çıkardım dolabımdan. Okumaya devam ettim daha sonra:
"Bu her zaman benim hatam, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsız | DekuBaku
RastgeleSoğuktu. Ama çoktan donmuş bir zihniyeti hangi kış titretebilirdi, hapsolmuş bir kalbin zincirini hangi soğuk kırabilirdi ki? Titremek için illa soğuk mu gerek insana? Tek bir ağız, dizlerinin bağını çözemez mi? Mesafe için illa şehirler mi girmeli...