Evera Alfen.
Ya da yalnızca Era.
Ölümün soğuk nefesini ensemde hissedene dek etraftaki herkes kadar sıradan
bir yaşam sürdüğünü zanneden o genç kızdım. Hayatta kalmak için tek kural vardı;
ormandaki sınırlara adım atmayacaktım.
Her şey öğretil...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
37: Yarım Kalanlar
Olven
"Aptallar! Sizi budalalar! Nasıl olur da bunca zaman fark etmezsiniz... Nasıl olur da içimizde gizlenen bu casusları bir yılan gibi beslersiniz..."
Erele'nin haykırışları odayı inletiyordu, adam az önce kötü haberi veren Gözcü'ye bir yumruk patlattığında oğlan yere yığıldı. İsyancıların binaya tamamen sızdığı bilgisini getirmişti. Ben ve yanımdaki otuza yakın Gözcü çıt çıkarmadan beklemeye devam ediyorduk, başımız öne eğikti, mahcubiyetimizi belli eden duruşumuz onun emrine amade olduğumuzu gösteriyordu.
"Sen!" dedi Erele yüzü kıpkırmızı olana dek bağırırken. "Sen kapıyı tutmayacak mıydın? Bu adamlar içeri nasıl girebilmişler? Konuş, konuşsana!"
En öndeki Gözcü ses çıkarmadı, Erele daha da sinirleniyordu. Önüne kadar yürüdü, beyaz elbisesinin eteğini geriye doğru savurdu ve Gözcü'nün önünde dikildi.
"Bir hata mı yaptın?" derken sesi ölümcüldü.
Bu gidişatın sonunu az çok tahmin edebiliyorduk, önünde dizleri titreyen Gözcü'ye kaçamak bir bakış attım. Başına ne geleceğini o da biliyordu.
"Efendim, yemin ederim kapıları kapattığıma eminim. Nöbetim sırasında tüm kontrolleri yaptım, devir teslim saatinde Tarum görevi güvenilir bir şekilde teslim aldı. Lütfen kendisine sorun, hiçbir hatam olmadı."
Erele Gözcü'nün işaret ettiği kişiye döndü, Tarum kalıplı ve dik duruşlu bir adamdı. Birkaç kez onunla birlikte nöbet tutmuştum, işini kısa yoldan halletmeyi bilen kurnaz ve pratik bir Gözcü'ydü.
"Ben teslim aldığımda kapılarda bir sorun yoktu efendim," dedi diğer Gözcü'nün söylediklerini teyit ederek. "Ben bu durumun bilerek planlandığını düşünüyorum. O sırada nöbet tutanlara değil, nöbetçi olmayanlara hesap sormalıyız belki de. Herkes tam olarak neredeydi?"
Tarum'un gözleri içerideki insanların üzerinde dolaştı. "Belki de İsyancı denilen pisliklere içeriden birisi kapıyı açmıştır, kim bilir? Aksi halde bu kadar sağlam ve korunaklı olan örgüt binasına nasıl girmiş olabilirlerdi ki?"
Tarum'un zehirli sözlerinin ve kurnaz bakışlarının ardından Erele bir süre soluklandı, olanları kontrol edememek adamı çıldırtıyordu. Hem suratı kıpkırmızıydı hem de göğsü hızla inip kalkıyordu. Bir küfür savurdu ve sırasıyla tüm insanlara hesap sormaya başladı.
"Sen!" dedi hizmetçi kızlardan birine. "Sen kapılar açıldığı ve baskın yapıldığı sırada neredeydin? Çabuk söyle!"
Kız bu saldırgan tutum karşısında şoka uğradı ve kekeledi. "E-efendim ben..."
"Alın bu haini, konuşamıyor bile!"
Gözcüler'den iki tanesi öne fırladığında kız bembeyaz kesildi, götürüldüğü an işinin biteceğini biliyordu. Bir anda dili çözülüverdi.