Merhaba, serinin en tehlikeli, önemli ve ağır bölümlerine geldik. LÜTFEN BENİMLE DÜŞÜNCELERİNİZİ YORUMLARDA PAYLAŞIN❤️🕊️
34: Cesaret Meydanı"Ey Yuva halkı! Bir kez daha burada sizlere seslenebildiğimiz için mutlu ve gururluyuz. Evlerinize yaptığımız ziyaretlerde bizleri hor görmediğiniz, dinlediğiniz için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu mücadeleyi birbirimizi karşıya alarak değil, el ele verip kazanmak zorundayız!"
Meydanın tepesinde halka seslenen kişi daha önce de bu konuşmayı yapan beyaz saçlı yaşlı adamdı, onun en büyük üye olduğunu tahmin ediyordum. İsyancılar, insanların ciddiye alması için yaşça daha büyük birini isyanın görünen yüzü olarak seçiyorlardı.
"Bu gece burada olmamızın tek bir sebebi var ki o da kurtuluştan başka bir şey değil! Bizlere inanıp bu saatte dışarı çıktığınız, yanımızda olduğunuz için inancımız kat be kat artıyor. Şimdi sizlere duyurmak istediğimiz yeni bilgileri sunmak istiyoruz."
Rans'la el ele beklediğim kalabalıkta bir kez daha pelerinlerimizin şapkası yüzümüzü örtmüş halde dikiliyorduk, yanımızda Mark ve diğerleri vardı. Bazı üyelerin kalabalığın içine dağılarak herhangi bir aksilik durumunda müdahaleye hazır olduğunu, Gözcülerin gelip gelmediğini kontrol ettiğini görüyordum. Evleri tek tek gezip yapılan duyurulardan sonra yüzden fazla insan söyleyeceklerimizi dinlemek için sıcak yatağından kalkıp gelmişti. Dağıtılan bildirilere inanan ve yalan haberler yerine doğruya ulaşmak için burada dikilen çok fazla kişi vardı. Bu sayı bizim tahmin ettiğimizden bile fazlaydı. Her şey durdurulamaz bir hal almıştı.
Yanımızdan yürüyen bir adamın yanındaki kadını çekiştirdiğini ve homurdandığını işittim.
"Biraz hızlı yürü anne, önemli şeyler söylenecekmiş."
"Bırak oğlum, başımıza iş alacaksın. Evde kalıp beklesek ne olurdu? Gözcüler buraya geldiğimizi görürse..."
Adamın yaşlı kadını ön sıralara götürdüğünü gördüm, gitmeden önce duyduğum son cümle kulağımda yankılandı.
"Ya haklılarsa? Ya gerçekten yalanlara inandırıldıysak, bundan hiç korkmuyor musun?"
Sonra karanlıkta gözden kayboldular. Omuzları omuzlarımıza değen birkaç genç kız ve genç bir oğlan konuşarak önümüzden geçtiler.
"Abi, bu konuşan geçen günkü ihtiyar mı?"
Oğlan kardeşi olduğunu anladığım kızın saçını okşarken onlara yolu göstermeye devam etti.
"Evet, kulağınızı açıp dinleyin. Artık her türlü tehlikeye açık durumdayız, işler çok kızışıyor. Önlemleri alıp kendimizi korumamız lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMUŞ KUŞLAR GÖĞÜ
FantasyEvera Alfen. Ya da yalnızca Era. Ölümün soğuk nefesini ensemde hissedene dek etraftaki herkes kadar sıradan bir yaşam sürdüğünü zanneden o genç kızdım. Hayatta kalmak için tek kural vardı; ormandaki sınırlara adım atmayacaktım. Her şey öğretil...