27: İsyanın Nefesi

2K 282 282
                                    


27: İsyanın Nefesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

27: İsyanın Nefesi

*

Küçücük bir çocukken,
Her yer kan ve kederken...
Başını kaldırıp baktığın gökte,
Annenin seni öptüğü yerde,
Güvende, merhametle, sevgiyle,
Ağla küçük çocuk, mutlulukla ağla.
Kurtuldun, dizindeki yarayı unuttun,
Ağla küçük çocuk, işte orada,
Seni bekliyorlar, umutla,
Sıcacık bir yuvada,
yuvanda.

Omuzlarımdan dürtüklendim, ileri doğru adım atmaya zorlanıyordum. Ayaklarım ileri doğru sürüklenircesine yol alırken beni bekleyen kalabalığı görüyordum. Yuvamın halkına bakıyordum. Yedi, sekiz yaşlarımızda okumayı öğrenmek için Olven, Aryan ve Arvin'le el ele tutuşup gittiğimiz küçük sınıfımızda öğrendiğimiz ilk şarkıyı duyuyordum. Zihnimde yankılanıyor, melodisi hatırlarımın arasından süzülerek bana ulaşıyordu.

Dudaklarım kıpırdadı, fısıldadım. "Küçücük bir çocukken..."

Meydana ulaşmıştık, bir zamanlar Öncü İles denilen aşağılığı seyrettiğim tepeye çıkarılıyordum.

"Her yer kan ve kederken," dedim kendi kendime, çığlıklardan bitap düşmüş pürüzlü sesimle. Ve devam ettim. "Başını kaldırıp baktığın gökte..."

Gözlerim gökyüzüne değdi, hava aniden kapanmıştı. Kasvetli, bulutlu bir gökyüzü beni karşıladı, neredeyse yağmur yağacaktı. Acaba ailem bu yağmurda Öncü'ye ne hediye götürecekti? Mevsim kötüye gitmişti, babam sebze yetiştirebilmiş miydi?

Dudaklarım kıpırdanırken gözlerim kalabalığı taradı. "Annenin seni öptüğü yerde, güvende, merhametle, sevgiyle..."

Tepeye çıkarıldığımda adımlarımı durdurmam için beni sabit tuttular. Beyaz kıyafetleriyle tüm Seçkinler Hürmet Töreni yapıldığı zamanlardaki gibi yan yana dizilmişlerdi. Yüzleri halka dönüktü, kalabalığı izliyorlardı. Tam arkalarında bekletiliyordum. Gözcülerin bir kısmı her zamanki gibi halkın içinde geziniyor, bir sorun olup olmadığını kontrol ediyordu.

Aralarında annemi aradım. Göremiyordum. Hep önlerde olurdu, yetişmek için, Öncü'yü görmek için koştururdu. Bugün en önde yoktu. Kızının infaz edileceği bu özel törene katılmamış mıydı?

Dudaklarım küçükken ezberlediğim kelimeleri buldu. "Ağla küçük çocuk, mutlulukla ağla. Kurtuldun, dizindeki yarayı unuttun..."

Bakışlarım insanların üzerinde gezindi. Hepsi başını kaldırmış buraya bakıyordu, neredeyse hepsi korku doluydu. Kadınlar, erkekler, çocuklar... Bakışlarım annesinin kucağında parmağını emen minik bir bebekle buluştu. Ne olduğunu anlamaya çalışarak irice açtığı gözleriyle etrafını izliyordu, içine doğduğu bu gürültüyü tanıyordu. Yuva için yeni doğan bebekler mutluluktu, soyumuzun, sınırlarımızın sürekliliği ve devamıydı. Annesinin onu sımsıkı sarmalayışından ne kadar güvende hissettiğini anlıyordum.

UNUTULMUŞ KUŞLAR GÖĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin