38: Sırlar ve Acılar

712 102 18
                                    

38: Sırlar ve Acılar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


38: Sırlar ve Acılar

Fazlası olamaz dediğin her defasında gerçeklerle daha sert bir çarpışma yaşamak. Bir adım daha atmam dediğin uçurumun kıyısında güvendiğin eller tarafından itilmek. Düşecek yer kalmadı, dipteyim dediğinde yer kabuğunun yarıldığı korku dolu bir an yaşayıp karanlığa gömülmek. Sırtımı ona dayadım dediğin göğsün bir boşluğa dönüşüşünü izlemek.

O bana bunu yapmaz dediğin herkesin sana fazlasını yaptığını izlemek...

"Doğru olmadığını söyle," dedim ayağa kalkarken.

Sesim titriyordu, bu odada sanki bin yıl yaşlanmıştım. Yüzüme düşen sarı saçları geriye doğru attım, titreyen ellerimle Rans'ın yakasına yapıştım.

"Ritan değil," dedim dehşetle. "Ritan onlara yardım etmiyor, değil mi? Rans, Ritan olmadığını söyle!"

Rans kıpırdamadan bana bakıyordu, sanki donakalmıştı. Onu sertçe ittiğimde sarsıldı, çığlık attım.

"Susmanın sırası değil!" diye haykırdım büyük bir acıyla. "Sen kafayı mı yedin? Bana kimse gelmedi demiştin! Kimse peşime düşmedi dedin! Rans, kardeşine casusumuz diyorlar. Bir şey söyle!"

Rans olanları algılamaya çalışıyor gibi görünüyordu. Her zaman sırtımı dayadığım heybetli bedeni duvarın dibinde öylece dikiliyordu, uzun boyu, sarıldığımda tüm gücünü hissettiren güzel elleri, yüzü... Merhametleri bakışlara ev sahipliği yapan masmavi gözleri, deniz gözleri... İfadesizdi, kıpırdamıyordu.

"Neden susuyorsun?" dedim ağlamamak için direnirken. "Bunun bir açıklaması olmalı."

Geriye döndüm ve İsyancı'nın ağzını bantladığı kadını işaret ettim.

"Bu pislik kadın, bu Yuva'daki Seçkin olan Celesa senin kardeşinin adını nasıl bilebilir? Ona casus diyor, duymuyor musun?"

Kapı tekrar sertçe yumruklandığında İsyancı üye ortalığın daha çok kızışacağını anlamış gibi yanıma yaklaştı. Eliyle omzuma dokunduğunda onu hissetmekten çok uzaktım, öylece Rans'a bakıyordum.

"Evera," dedi çocuk sakinliğini korumaya çalışarak. "Annen hala kapıda bekliyor. Onu buradan göndermeliyiz."

"Rans," dedim ısrarla.

Başka bir şey duyamıyor, başka kimseye cevap veremiyordum. Yaşadığım dehşeti, hayal kırıklığını kelimelere dökemiyordum. Ritan'ın evdeki sessizliği, orada kaldığım süre boyunca her şeyi gözlemlemesi, kaçtığım son gece ağaca bıraktığı işaretin kardeşimi öldüren oktaki simgeyle aynı olması...

"Tüm parçalar korkunç bir şekilde birleşiyor," dedim Rans'a ağlamaklı bir şekilde bakarken. "Yardım et. Elimi bıraktığını söyleme, söz verdin."

UNUTULMUŞ KUŞLAR GÖĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin