23.BÖLÜM: GÖĞE BAKYaklaşık yirmi dakika sonra, yoğun bir sis gecenin üzerine kapandığında adımlarımızın bastığı yerde çıtırdayan kuru dallar içime bir ürperti salıyordu. Kimse konuşmuyordu, gecenin kör karanlığında bilinmeze doğru adım atmaya devam ediyorduk. Nefes seslerimizi işitiyordum, çıtımız çıkmasa da zihnimiz aynı cümleleri kuruyordu.
Ne yapacaktık? Nereye gidiyorduk? Bizi karşılayan ne olacaktı? Bunların hepsi korkunç sorulardı. Cevabı olmayan her soru benim için korkunçtu.
"Ne kadar yürüyeceğiz?"
Rans omzunun üzerinden Rat'a kötü bir bakış attı. "Sadece yürü."
"Soruma cevap ver."
"Vazgeçtim, sadece yürüme. Sessiz ol ve yürü."
"Buraya size yardım etmek için geldim ben it herif!"
Rat, uzanıp Rans'ın omzuna bir yumruk attığında kendimi ortalarına attım. "Durun! Sırası değil. Gerçekten."
Rans'ın gözleri de abisininkiler gibi alev alev parlıyordu. "Sesini kesmezse peşimizdekilere yakalanmamız an meselesi."
O gece beni bulan Rans olduğu için Yuva'nın buraya ne kadar mesafede kaldığını onun dışında hiçbirimiz bilmiyorduk. Gözlerine baktım, öfkeli nefeslerine bir ara verdi ve soruyu yanıtladı.
"Net bir cevabım yok. O gece av için olması gerekenden daha uzak yerlere gitmiştim, bir ara yolumu kaybettiğimi hatırlıyorum. Seni o zaman buldum. Eğer izin verirseniz gittiğim yolu hatırlamaya çalışıyorum."
Gözlerim korkuyla açıldı. İlk kez o ihtimali fark ettim: Bulamamak. Bulunamamak... Rans da emin değildi. Bu zamana kadar sebepsizce onun yolu çok iyi bildiğine dair bir güven duymuştum. Sanki istediği an beni eve götürebilirmiş gibi... Aksinin olabileceğini görmek kanımı dondurdum.
"Babam," dedim korkuyla. Ellerim Rans'ın omuzlarına yapıştı. "Rans babam beni bulamaz. O hiç dışarı çıkmadı ki... Rans benim onu bulmam lazım. O beni bulamaz. Yemin ederim bulamaz!"
"Sakin ol," dedi yumuşak bir sesle. Bense bulunamama ihtimali ile kafayı yemiş gibi omuzlarını sarsıyordum.
"Hani yolu biliyordun, beni götürecektin. Rans, ne yapacağız? Annemi onlara terk edemem. O pislikler benden intikam alamayıp annemle babama zarar verirse ne yapacağım? Rans..."
Gözlerim yaşarırken tırnaklarımı ağzıma götürdüm. "Rans..."
"Hey, sakin olsana!"
Bu kez araya giren Rat beni kuvvetli bir şekilde geriye itince yere kapaklandım. Ellerim taşlara değince irkildim, canım yandı. Rans abisinin önünde geçecekken Rat iri bedeniyle onun önünde durup bana yaklaşmasına izin vermedi. Onu durdurdu.
Sonra büyük botlarıyla iki adım atıp üzerime eğildi. Çenemi tutup sertçe yukarı kaldırdı. Nefes nefese Rat'a bakıyordum. Canımı acıtırcasına parmağını tenime bastırdı, tutuşu çok güçlüydü.
"Beni duyuyor musun?" dedi.
Usulca başımı salladım.
"Annenle babanı kurtarmak mı istiyorsun?"
Dudaklarım titrerken yeniden başımı salladım. Göğsüme korkunç bir ağırlık çökmüştü.
"Rat, çek elini... Canını yakıyorsun."
Rans müdahale etmek için yanımıza yaklaştığında Rat çenemi bırakmadan diğer eliyle kardeşini itti. Sonra yeniden üzerime eğilip bana yöneldi.
![](https://img.wattpad.com/cover/218183042-288-k529072.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMUŞ KUŞLAR GÖĞÜ
FantasiaEvera Alfen. Ya da yalnızca Era. Ölümün soğuk nefesini ensemde hissedene dek etraftaki herkes kadar sıradan bir yaşam sürdüğünü zanneden o genç kızdım. Hayatta kalmak için tek kural vardı; ormandaki sınırlara adım atmayacaktım. Her şey öğretil...