_*_*_*_*_*_*_*_*_
"Neden şimdi böyle bir karar verdiğini anlamadım." Kadın parlak gülümsemesini yüzünden indirmeden "Uzun zamandır hiç bir yere gitmiyorsun, senin sosyalleşmeni istiyorum. Hem farklı yerler görmüş olursun, ne güzel. "
Yüzündeki parlak gülümseme, yılanı bile kaldırabilecek kadar mükemmeldi. Buda Jisung 'un hayır demesini oldukça zorlaştıryordu. "Sence bunun için biraz geç olmadı mı ? Sonuçta iki dönem burada okudum ve şimdi buradan ayrılmak pek iç açıcı değil."
Annesi kafasını olumsuz anlamda hızla salladı. "İşte bu yüzden mükemmel,o okulda çok fazla zaman geçirmek zorunda değilsin. Hem bu okuldan sonra üniversiteye başlayacaksın ve belki bizden çok uzakta olan bir yere gidersin. Bir anda yalnız kalmaktansa şimdi biraz alışırsın."
İçindeki his hiçte öyle olmayacağını söylüyordu ama Annesi haklı olabilirdi. Kadın oğlunun yerde olan bakışlarını, elini omzumu koyarak yukarı çıkarmasını sağladı. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı ve gözlerinin içi parlıyordu.
"Zararın neresinden dönersen kârdır." Jisung onu kafası ile onayladı ama kalbi gitmemesini burda Jungkook ve Yeonjun ile kalmasını haykırıyordu. Bide lilith vardı tabii.
Annesi ile neredeyse bu yaz tatilinin başından beri bunu konuşuyordu ve artık okulların açılmasına iki haftadan az kaldı ve şimdi kesin bir karar verme zamanı. Kadının ikna edici bakışları ve parıltılı sözleri ile küçük olan ona uymak zorundaymış gibi hissediyordu.
Ama içindeki ses kalması ve buradan bir yere ayrılmaması gerektiğini söylüyordu. Burada Jungkook, Yeonjun ve lilith ile. Sanki bu mahalledeki arkadaşlarından ayrılırsa, tekrar geldiğinde bu kadar mutlu olamayacak gibiydi.
Ama sonuç annesi onaylaması ile bitecek. Oda bilmiyordu onun sözünde durmak Jisung 'un sorumluluğuydu, onu üzmek istemiyordu. "Tamam, anne" Kelimeler dilinden istemsizce döküldü, ve kadın sesiz kelimelerimi duyduktan sonra küçük oğluna sıkıca sarıldı.
İki yanağına sulu öpücükler bıraktı. Jisung yanağındaki ıslaklığı silmek gibi bir girişimde bulunmadı. Yanağına konulan buselere, Jungkook ve lilith sayesinde alışmıştı. Özellikle tavşan yoklukta ona çok yavşıyordu, amacı sinir etmekti ve başarılı oluyor. Oluyordu eskiden artık alıştı ve şimdi bu buseler sincap çocuğu güvende hisstertiriyordu. Aslında o kadar alıştı ki, buradan ayrıldığında o güven duygusunu nasıl bulacağı hakkında hiç bir fikri yoktu. Çok sosyal biri değildi ve olan arkadaşlarından fazlasına gerek duymuyordu.
Sehpanın üstünde olan annesinin elefonu titreyince, kadın oğlundan ayrıldı ve gelen bildirime baktı. Sonra Jisung' a mükemmel gülümsemesi ile bakıp, "tatlım acil bir işim var gitmem lazım. Okul işini ben bu gün halledeceğim sen sakın kafanı yorma ve buradaki son bir kaç gününü eğlenerek geçir. Artık tatillerde birlikte olabiliriz."
Sadece tatillerde, evet artık sadece tatillerde buradaydı. Hayır demek istiyordu ama annesini kırmak onun haddine değil... Gitmeden iki elini oğlunun tombul yanaklarına koydu ve burnuna küçük bir öpücük bıraktı. "Seni seviyorum birtanem."
"Bende seni seviyorum anne."
O kapıdan çıkar çıkmaz koltuğun arasına sıkışmış olan Jisung' un telefonu titredi. Telefonu alıp bildirime baktı. Hyungu seri bir şekilde mesaj gönderiyordu...
Min yon- hyung:
Nereden çıktı şimdi buBaşka okulla gitme işi
Ben lisede iken hiç böyle bir şey yapmamıştı
Seni zaten işlerden dolayı zar zor görüyorum
Şimdi imkansiz oldu
Acaba Seul demi avukatlık yapsam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısasa Kısas |Minsung✓✓
FanfictionJisung lise için Busan' dan Seul' e annesinin ısrarları ile gider. Oraya gittiğinde kalacağı yurdun iki bloğu vardır. Her iki blok da birbirleri ile anlaşamazlar. Ve Jisung sanki bunu gidermek için gelmiştir. O anlaşmazlıkları hiç fark etmez çünkü h...