*_*_*_*_*_*_*_*_*_*
Haziran 5
Jisung bir süre tekrar eskisi gibi olsa da, yaz tatilene yaklaşmak onu tekrar yasa sokmuştu. Yaz tatili demek, Busan demek, midesini bulandıran düğün hazırlıkları, adını bile bilmediği üvey babası ve kardeşi demek. Bu onu daha çok sinirlendiriyor, daha çok üzüyor.
Kendisine kısaca 'buradan git' denilirken o adamın çocuğu annesi ile nasıl kalabilir? Annesi buna nasıl ses çıkarmaz, nasıl boyun eğer? Kabullenemiyor, itiraz edip duruyordu Jisung. Bunun gerçek olamayacak kadar acımasız bir zicdansızlık olduğunu düşünüyordu.
Gitmeyecekti. Buradan ayrılmayacak, o iğreç düğünü seyretmeyecekti. Onun mutlu ailesi burası olmuştu, sinek tayfanın ilk itiraz edeceğini, ama onu daha çok üzmemek için onaylacaklarını biliyordu. Ama Hyungunu bilmiyordu. O ne derdi hiç bir fikre sahip değildi, ama onunda kendisini kırmayacağını inanıyordu.
Altı gün sonra tatildi. Jeonginler ile bunu konuşmamıştı, onlar bir- bir buçuk ay ailesinin ya ında kalıyor sonra yurda geri geliyordu. Bu da kısaca en fazla bir buçuk ay burada, bu oda da tek kalacağı anlamına geliyordu. Ona da kabuldü. Ayrılmayacaktı burdan.
Son günler olduğu için okula gitmiyorlardı. Jisung mutsuzdu ama bunu yansıtmamaya çalışıyordu, arkadaşlarının ilk zamanlarda kendi için çok üzüldüğünü fark etmişti, onları üzdüğü için de sinirliydi. Bunu bir daha yaşamak istemediği için belli etmemeye çalışıyordu.
Bavulunu hazırlayan Jeongin'e baktı Jisung. Kendi kendine birşeyler mırıldanıyor, bir dolap bir bavul arasında dönüp duruyordu. Onu izlemek başını döndürmüştü. "Bir orya bir buraya başın dönmüyor mu, In ?" Jeongguk, Jeongin'e In dedikten sonra bunu kullanmaya başlamıştı Jeongin laf etmediği için sorun olduğunu düşünmüyordu. Jeongin de bu hitabı sevmişti zaten. Adının son iki harfi kulağına hoş gelmişti.
"Biraz," gülümsemiş, Sincap çocuğa dönmüştü. "Mesnevî olacak kadar dönemdim ki, ㅋㅋㅋㅋ" buna Jisung'da gülmüş kafa sallamıştı.
Bunun bozulmaması lazımdı.
İçine bir hüzün yerleşti. Busan'da onu böyle mutlu ediyordu, böyle güldürüyordu. Ne değiştide artık oradan nefret ediyordu. Annesi yüzünden doğduğu yere kin beslemesi ne kadar doğruydu ? Derin bir 'ah' lı soluk aldı. Jeongin bunu fark ettiysede sustu.
Küçüğün ruhunun nasıl darma duman olduğunu iki üç ay önce fark etmişti. Ne kadar artık gülümsesede, hâlâ o hüzün dalgasını ortadan kaldırmamıştı. Belki daha az hissediliyordu fakat hissediliyordu işte... Bir türlü kalkmıyordu ortadan. Sanki Jisung'u tüketiyormüş gibi duruyordu.
Jeongin buna bir çözüm bulmayı istiyordu, küçüğün her geçen gün sömürülen enerjisini geri kazanmasını, kendi ve çevresindekileri tekrar mutlu etmesini diliyordu. Sanki onun mutsuzluğu bir hastalıktı ve yavaş yavaş herkese geçiyordu, bunun olmasını istemiyordu Jeongin.
"Sen ne zaman hazırlayacaksın ?" Jisung dalgın bakışlarını, Jeongin' in sesini duyması ile o tarafa çevirmişti. İlk anlamamıştı, "ne hazırlamak ?" Jeongin bavulunu göstedi.
"E bilmiyorum, hazırlarım... Bi' ara." Kaçamak cevabı Tilki çocuğun hoşuna gitmesede kafa salladı.
Jisung oturduğu sandalyeyi masadan taraf döndürüp, kolları ile başını sıkıştırıp gözlerini kapattı. Yalan söylemişti Jeongin'e, asla bavul hazırlamayacaktı. Yüzünü göstermek istemiyordu. O da farkındaydı, duygularını çok net bir şekilde yansıtan bir surata, mimiklere sahip olduğunun. Kötü bir şey dediğinde, yüzünü gizlemek onun için önemliydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/365836480-288-k295259.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısasa Kısas |Minsung✓✓
FanficJisung lise için Busan' dan Seul' e annesinin ısrarları ile gider. Oraya gittiğinde kalacağı yurdun iki bloğu vardır. Her iki blok da birbirleri ile anlaşamazlar. Ve Jisung sanki bunu gidermek için gelmiştir. O anlaşmazlıkları hiç fark etmez çünkü h...