~13~

1.1K 158 109
                                    

_*_*_*_*_*_*_*_*

Günler hızla geçiyor, gece ile gündüz birbirine karışıyordu. Okul açılalı şimdiden iki ay olmuştu. Gelecek ay ilk sınavlar başlayacaktı, ve Sunoo 'da dahil herkes dersleri sıkı bir şekilde takip ediyorlardı.

Salı günü öğleden önceki son ders olan Biyoloji dersindelerdi. Öğretmenleri Li Bai konu olarak ileride oldukları için ilk dersi işlemiş ikinci ders ise ilk on dakika kısa bir anlatım yapıp çocukları serbest bırakmıştı.

Felix bu otuz dakikalık zamanın daha beşinci dakikasında sıkılmış ve kafası sırada olan Jisung' u dürtmüştü. Bu temas ile Jisung kafasını sıradan kaldırıp Felix' ten tarafa döndü, çilli olan küçüğün ona dönmesi ile hemen konuştu. "Sıkıldım."

Jisung sırtını duvara verip daha rahat bir şekilde oturdu. "Bende..." yapabilecek bir şey yoktu, sınıf serindi ve bu yüzden çoğu kişi uyuyordu.

"oyun oynayalım."

"Ne ?" Jisung sınıfta ne oynayabilceklerini bilmiyordu, o yüzden Felix' e anlamaz gözleri ile bakıyordu.

"Evet, hayır. " Felix aklına gelen mantıklı oyunu sormuştu. Bunu dolunay suratı daha yakından tanımak için seçmişti, daha rahat soru sora bilmek için bir fırsattı.

"Adın ?" Ve Jisung hemen kabul etmişti.

"Felix." Minho' da başını yan cevirip gözlerini pencereye dikmişti, ama kulakları Felix ile Jisung' u dinliyordu.

"Adın neden İngilizce ?"

"Avusturalya' da doğdum, Korece adımı pek kullanmıyorum."

"Gerçekten mi ? Çok iyi Korece konuşuyorsun." Jisung dilini ondan iyi konuşan çillinin cevabı ile şaşırmıştı.

"Evet, iyi konuşuyorum. Avusturya' dan ayrılalı baya oluyor." Jisung onu kafası ile onayladı.

"Üzgünüm, evet dedin." Felix bunu bilerek yapmıştı, ama belli etmedi. Güldü ve bu sefer o Jisung' a sormaya başladı, soruları küçüğü tanımak için seçiyordu.

"Jisung terlemeyi mi seçersin, üşümeyi mi ?" Küçük olan bir süre düşündü.

"Öldürmeyecek ise üşümeyi seçerim." Felix hemen başka bir soru yönelti. "Hiç sana sincaba benzediğini söylediler mi ?" Minho Felix' in sorusu ile, yandan bir bakış attı çilli olana.

Jisung ilk yanlışlık ile Evet diyecekti, hemen onun yerine geçebilecek bir kelime ile değiştirdi.

"Aynen, yanaklarımdan dolayı galiba." Yani tek biz değiliz, iyi iyi.

"Neden okul yılının ortasında buraya geldin ?" Bu en çok merak ettiği şeydi çillinin.

"Annem istedi, aslında istemiyordum ama alıştım buraya." Felix, Jisung' un okula alışmasına sevindi ve soru sormaya devam etti.

"Baban hiç karışmadı mı ?" Küçüğün suratı düşünce Felix yanlış bir şey sorduğunu hemen anladı.

"Babam ben yedi yaşındayken öldü." Çilli olan, küçük meleği üzdüğü için kendine sinirleniyordu.

"Özür dilerim." Jisung, ellerini sorun olamadığı anlamında salladı. "Sorun değil, bilmiyordun." Ve bu konuyu hızla kapayıp, Felix' in yeni sorusunu bekledi.

Minho, Jisung' un küçük yaşta babasını kaybetmesine rağmen ne kadar pozitif olduğunu bir kez daha fark etti. Onda bir kusur bulamıyordu, sincap çocuk küçük tatlı bir köprüden daha fazlasıydı.

"Kaç yaşındasın ?"

"16, ama 17 gireceğim."

"En sevdiğin yemek ?"

Kısasa Kısas |Minsung✓✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin