22.bölüm - "Oğlum."

182 26 83
                                    

Herkese selamlar. Nasılsınız?

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar. <3

Asena Akalın Vural

Berkin'in dudaklarından baba lafı çıktığından beri herkes sessizdi. Hiç kimse konuşmuyordu. Yerde yatan adam gözlerini zorlukla açmış Berkin'e bakmıştı.  Yüzü gözü morluk içerisindeydi. Dövülmüş gibiydi.

"Baba." dedi tekrardan Berkin. Omuzları çöktü. "Baba." diye fısıldadı. Sesi titremeye başlamıştı. Elinden sımsıkı tuttum. Yıkılamazdı.

"Baba. Yaşıyorsun. Gerçekten nefes alıyorsun." dedi Berkin. Hâlâ inanmıyor gibiydi. Onu anlıyordum. Onu en iyi ben anlıyordum çünkü yıllar sonra gördüğüm babam, annem vardı. Berkin'in yaşadığı o inanma duygusunun zorluğunu iliklerime kadar hissediyordum.

"Oğlum. Berkin." dedi yerde yatan adam. Berkin'in babası, Nazim Vural Yasarisov.

"Oğlum mu?!" diye bağırdı Berkin. "Oğlum mu?! Ne oğlumu, baba?! Ne oğlumu? Yıllarca öldüğüne inandırdığın oğlun mu?! Annesinin öldüğünü söyleyip anne şefkatinden mahrum kalan oğlun mu?! Bana vasiyet olarak intikamı bıraktığın ama ölmediğin, o çocuğa bunu inandırdığın oğlum mu?!" Bağırarak konuşuyordu. Elimi bırakmak istediğinde ellerimizi bir birinden ayırdım. Konuşmalıydı, içini dökmeliydi, anca böyle rahatlardı. Deponun içerisinde çok eşya yoktu. Bir tane sandalye, bir tane yemek için tabak ve bardak vardı. Berkin sandalyeyi duvara attığında odundan olan sandalye parçalara ayrılmıştı. Nazim Vural irkildi.

"Yıllarca çöp kutusundan yemek yedim ben! Ailem olmadan yaşadım! Kaç yaşındaydım ulan daha?! Kaç yaşındaydım?! Söylesene! Konuşsana!" diye bağırdı Berkin. Onun bu hâli garip şekilde beni korkutmuyor aksine iyi hissetmemi sağlıyordu. İçini döküyordu.

"On dört mü? On üç mü?" diye sordu Nazim Vural. Kendi oğlundan korkuyordu, çekiniyordu. Bu her hâlinden belliydi. Berkin zaten parçalara ayrılmış olan sandalyenin parçalarını eline aldı. Tekrar duvara fırlattı. Nazım Vural yeniden irkildi. Berkin babasına zarar veremiyordu. Bunu farketmiştim.

"On iki yaşındaydım! On iki yaşındaydım sadece! Senin yüzünden dövüldüğümde, ağzımdan kanlar geldiğinde! Yetim kaldığımı hissettiğimde, öldüğünde kendimi öldürmeye çalıştığımda, intihar etmek istediğimde daha on iki yaşındaydım! On iki yaşında bir erkek çocuğu, ölmek mi ister? Neden ölmek ister! Babasının eğlencesi yüzünden!" Sinir krizi geçiriyor gibiydi. Bir adım atarak Berkin'e doğru gitmeye çalıştım ama korumalardan birisi önüme geçerek başını iki yana salladı.

"Annem öldüğünde sekiz yaşındaydım. Babam var dedim. Ama on iki yaşımda seni de kaybettim. Dövdüler ulan beni! Canından, kanından olduğum beni! Oğlunu! Hiç mi umrunda olmadı? Sen Rusya'da keyif çatarken oğlum ne hâlde diye düşünmedin mi? Söylesene, baba. Hiç mi düşünmedin beni?" diye fısıldadı Berkin sonlara doğru. Artık hissettiği şey öfke değildi, kırgınlıktı.

"Düşünmedim." dedi Nazim Vural. Gözlerimi kapattım. Berkin'in yaşadığı kırgınlığı kalbimde hissettiğimde gözümün dolduğunu hissettim. Ağlıyordum. Berkin'e baktım. Benim gibi ağlıyordu ama gözlerinde kırgınlık dışında, çaresizlik vardı.

"Neden, baba? Ben ne yaptım sana?" diye fısıldadı Berkin. Omuzları tekrar çökmüştü.

"Hiçbir şey." dedi Nazim Vural. Yerdeki tabağı ve bardağı bir anda odanın içerisinde küçücük olan cama fırlattı. Cam ile birlikte bardak, tabak kırılmıştı.

İntikam Aşkı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin