Herkese uzun süre sonra selamlar! Nasılsınız, kum saatlerim?
Aslında bu kadar erken geri dönmeyi beklemiyordum ama ilham perilerim kapımı çaldı, 'İntikam Aşkı, yazmalıyız' dedi ve bende onları kıramadım. En güzel, en çok beklediğiniz ve diğer bölümlere nazaran en uzun bölümle karşınızdayım. Yorumlarınızı çok özledim, kum saatlerim. 🥺🤍
Düzenlemeden atıyorum bu yüzden kusuruma bakmayın. 🤍
Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen. İyi okumalar! 🖤
⏳
Asena Akalın
Babamın söylediği ile kalbim atmayı bırakmış gibiydi. Hiçbir sesi duymuyordum. Tek odak noktam, babamdı. Tek gördüğüm kişi babamdı. Zihnimde dolaşan babamın cümleleriydi. Annemin o kadın olmadığını, demir parmaklıkların arkasında olduğunu söylemişti. Bu neydi böyle? Bu yaşananlar neydi? Ben neler yaşıyordum? Başıma gelen bu olaylar neydi? Gözlerimi kapattım. Tam o an gözlerimden yaşın aktığını farkettim.
"Bismillahirrahmanirrahim." diye fısıldadım. Sakinleşmem lazımdı. Kalbim öyle hızlı atmaya başlamıştı ki, gerçek hayata yeni dönmüştüm. Hangi olayı sindirmem gerekiyordu? Babamın karşımda olduğunu mu? Berkin'in annem olduğunu düşündüğüm, yıllardır annem diye sevdiğim kadının annem olmadığını mı? Yoksa Öznur ve Safa'nın bana yaptığı ihaneti mi? Onları dost olarak görmüştüm. Belki çok hızlı düşünmüştüm ama umrumda değildi. Onları dostum olarak görmüştüm. Gözlerimi açarak arkama baktım. Öznur'a. Gözleri dolmuştu. Hayal kırıklığıyla ona baktım. Gözlerini kaçırdı. Bakışlarım Safa'ya döndü. O bana bakmıyordu bile. Bakışları yerdeydi.
"Kızım," dedi babam. Ona döndüm. Yıllardır yanımıza gelmeyen, babamdı. Yıllardır zorunda olduğu için beni merak etmeyen, babamdı. Benden uzak olan kişiydi. O kadın gerçek annem olmasa bile bana anne sıcaklığını yaşatmıştı. Hiç kimse benim için o kadar endişelenmemişti. O kadın ben yaralandığımda acımı daha ben bile hissedememişken yanımda belirmişti.
"Merve Akalın, nerede?" diye sordum. Anne, diyemedim. Benim annem ayağı yaralanan o kadındı. Yıllardır benim annem o'ydu.
"Gerçeğini mi yoksa sahtesini mi soruyorsun?" diye sordu Berkin. Alaylı ifadesi yoktu. Ciddiydi. Hatta üzgün gibiydi. Gözlerinde kederli ifadeye benzer bir ifade vardı.
"Annemi sormadım, demir parmaklıkların arkasında olan kadının nerede olduğunu sordum." dediğimde babam şaşkınlıkla bana baktı. Bu cümlem onu yaralamışa benzemişti.
"O senin annen değil, kızım, senin annen hapishanede." dedi babam. Bakışlarım ona döndü.
"Neden, baba? Neden hapishanede? Bana bunu anlatacak mısın?"
"Anlatamam, Asena. Ben bu odadan çıktığımda belki de kafana silah dayayacak üç kişi yanında bunu söyleyemem." dediğinde iç çektim.
"Onlar benim kafama silah dayamaz." dedim. Babam başını iki yana salladı.
"Sen daha onları tanımıyorsun. Onlar sana dost olmayacak. Onlar kimseye dost olmaz, kendilerine bile, güzel kızım. Onlara inanma." dediğinde sanki yanımızda onlar yokmuş gibi konuşuyorduk. Onlar; Berkin, Öznur ve Safa. Benim son zamanlarda tanıdığım en garip ama en cana yakın insanlar. Şimdi onlar olmuştu. Babam onların başıma silah dayayacağını iddia ediyordu. Ama ona inanmıyordum. Onlara neden bu kadar güveniyordum bilmiyorum ama ben aileme güvenemiyordum. Babamdan çektim bakışlarımı. Tekrar onlara baktım. Ben artık kimseye güvenemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Aşkı
Spiritual"Zira gerçekleri kaybetmektense, gerçekleri kazanmak daha zordur." Gerçekleri kazananlara ithafen... 22 yıl önce işlenmiş cinayet unutulur muydu? Akalın ailesi unutmuştu. Bir cinayeti, bir kadının ölümünü, bir annenin çocuğunu annesiz bırakmak zor...