♪ Şanışer – "Döne Döne (Live)"
İki gün önce"Onunla herhangi bir imada bulunarak konuşma. Yanlış anlayıp kalkanını kuşanırsa toparlayamazsın."
"İlk defa sevgilim olmuyor, sıfır deneyiminle biraz fazla konuşmuyor musun sence de?" dedi Teoman, göz kırparak.
Taha ona yandan bir bakış atıp aklındakileri unutmadan devam etti. "Büyük ihtimalle başta utangaç davranacaktır, sonradan açılır ama bu senin elinde. Onu kışkırtma. Onu zorlama. Yüzlerce adım geriye düşersin yoksa. Dinliyor musun sen beni?"
Teoman telefonundan başını kaldırıp Taha'ya baktı. "Dinliyorum da bildiğim şeyleri anlatıyorsun zaten. Soğuk nevale olduğu ilk andan anlaşılıyordu. Sert kız da severim, problem yok benim adıma. Sana söylemiştim, bunları bilebilmek için onunla günlerce konuşmaya gerek yoktu."
Sigarasından bir nefes çekti, dumanı üflerken gözleri kısıldı. "Onun canını sıkarsan canına okurum, bunu da biliyor musun peki?"
"Elindeki zehre rağmen fazla iddialısın dostum. Benimle takılan hangi kızın yanımda mutsuz olduğunu gördün şimdiye dek? İki dakikada açarım onu, çocuk oyuncağı. Alışırız bir şekilde birbirimize, hiç yabancılık çekmeyecek meraklanma."
Sigaraya sertçe bir fiske vurup külün yere düşüşünü izledi. "Sana yaklaşmadığı sürece ona dokunma." Göğsündeki ağrı kendini belli etti. "Rahatsız olur. Ona zorla dokunacak kadar şerefsiz olduğuna inanmak istemiyorum ama yine de uyarımı yapayım. Bu kısmı sakın aklından çıkarma, senin deyiminle soğuk nevale olduğu için değil, gerçekten istemediğindendir." O ağrı büyüyünce durmak yerine sigarasından son büyük nefesi çekti. "Ve ona bal diye seslenme. Sevmiyor."
"Bu kız tahmin ettiğimden zevksiz. Ama güzelliği için katlanacağız artık, ne yapalım?"
"Seni on beşe katlarım Teo, bu kadar berbat biri olmak zorunda mısın? Bari belli etmemeye çalış. İğrençsin."
"Tanıdığın diğer kızlar gibi değil de de tam olsun kardeşim," dedi Teoman dalga geçerek.
Sigarayı yere atıp ayakkabısının ucuyla ezdi. "Tanıyıp tanıyabileceğinden çok daha fazlası."
֎֎֎
Yeniden aynı yerdeydim. Sude'nin odasında, pencerenin önündeki koltukta. Konser günü olduğu gibi hava parçalı bulutluydu, yağmur yağıp yağmama konusunda kararsız kalmıştı sanki. Gökyüzünü puslu bir renge çevirmişti bulutlar. Ne yeterince geceydi ne yeterince gündüz. Ama ben hala aynı yerdeydim.
Nereye gidersem gideyim, evden her zaman bir saat erken çıkardım. Yetişememekten, geç kalmış olmaktan hoşlanmazdım. Gerekmedikçe toplu taşıma araçlarını kullanmaz, bazen birkaç durak önceden iner ve kısa mesafeyi yayan tamamlardım. Yürürken kulağımda kulaklık eksik olmazdı. Her şarkının ruhuna girmeye çalışır, adımlarımı ritme uydurur, sözlerin anlattıklarını dinlerdim. Birkaç dakika ardından şarkı değiştiğinde sil baştan yeni bir ruh hali içindeydim, ani duygu değişimleri beni yorsa da hiçbir notanın hakkını yemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR BALMIŞ BİR YOKMUŞ
Fiction généraleDuygu, neredeyse hiçbir şarkısını bilmediği Duman grubunun konserine kuzeninin ısrarlarıyla gitmek zorunda kalır. O geceden tek beklentisi yağmura yakalanmamakken en beklenmedik olanı, sırf onunla konuşabilmek için açılmış sahte bir hesabın gönderdi...