♪ Taylor Swift – "this is me trying"
Bugün benim doğum günüm, artık 18 yaşındayım ve bir şeyler daha öğrendim. Tıpkı bir hastalık gibi, kronikleşen her şey aslında birer tercihtir. Birincisi hatırlayamamak, ikincisi unutmaksa üçüncüsü tercihtir. Birincisi kaza, ikincisi hataysa üçüncüsü tercihtir. Birincisi şans, ikincisi kaderse üçüncüsü tercihtir. Birini çok seviyor olmak, o kişinin ömrümüzün her anında yanımızda olacağı anlamına gelmez; tıpkı birini çok özlüyor olmak, o kişiye geri döneceğimiz anlamına gelmediği gibi. Kaybetmek istemediğimiz, kaybetmekten korktuğumuz insanlar, bizi kaybediyor olmaktan çekinmiyor ve bunun için bizim kadar endişe duymuyorsa tutamadıklarımız bizim suçumuz değildir. Olup biten birçok şey, sandığımızın aksine, çoğu zaman tamamen bizimle ilgili değildir. Bırakabilmeyi öğrenmek gerekir; bir cümlenin öznesi silinse dahi yüklemi anlamını kaybetmez, cümle eksilir ancak devrilmez. Asıl önemlisi ait olduğumuz paragrafı bulabilmektir: ait hissetmeliyiz. Oraya dönmeliyiz, her zaman dönmeliyiz evimize.
Sude'nin odasında pencerenin önündeki koltuğa ondan daha çok oturuyordum sanırım. Başımı kaldırıp gökyüzüne bakarak düşüncelere dalmışken ciddi ciddi büyüdüğümü hissedebiliyordum. Bugün doğum günüm olduğu, artık reşit olduğum için demiyordum bunu. Ben kocaman, upuzun yollar aşmış da buraya kadar gelebilmiştim. Başkası için hiçbir şey ifade etmeyebilirdi, dünümden çok da farklı birine dönüşmemiştim belki, dünyayı kurtarabilecek kadar güçlü veya herkesin seveceği kadar mükemmel biri olmamıştım lakin 17 yaşım, durduğu yerde gururla beni izliyorsa başarmışım demekti benim için. Çünkü ona bir sözüm vardı.
Doğum günün kutlu olsun canım Duygu, diye içimden kutladım kendimi. Gerçekten sıkı çalıştın.
Doğum günü anlayışım bu kadarla sınırlıydı ve bu faslı kendi içimde böylece kapatmıştım. Tam da bunun üzerine, içeri kapıyı sonuna dek açıp elinde meşhur kepçe mikrofonuyla Sude girdi. "Her zaman çiçekler açar da, bugünkü bir başka..."
Gülümseyerek ayaklandım ve kollarımı iki yana açıp ona eşlik ettim. "Her sabah güneş yine doğar da, bugün doğan bir başka..."
Bu Sude ile bizim şarkımızdı ve bir gelenekti. Her doğum günümüzde bu şarkıyı açar, eğer yan yanaysak şarkıya eşlik ederek dans ederdik. Kepçeyi tutan elinden tutup mikrofonu benimle paylaşmasını sağladım, ritimden uyumsuz dans figürleriyle eğleniyorduk.
"Sevgilim iyi ki doğdun!"
Şarkı bitince birbirimizi sıkıca kucakladık. "İyi ki benimle beraber doğdun Duyguşum. Sensiz ne yapardım?"
"İyi ki doğmuşuz Sudella." Geri çekilirken, "Ama artık şu şarkıyı değiştirmemiz gerek," dedim. "Sevgilim olduğu için seninle söylerken odaklanamıyorum."
"Seni hain, seni düzenbaz," dedi şok içinde. Kepçeyi tehditkâr bir edayla havada sallamaya başlayınca refleksle bir iki adım geri çıktım. Zaten sinirleneceğini bildiğim için söylemiştim, ondan önce sevgili yapmış olmam cidden içine oturmuştu. "Böyle sınav senesi böyle türev, integral diye diye beni saf dışı bıraktın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR BALMIŞ BİR YOKMUŞ
Ficción GeneralDuygu, neredeyse hiçbir şarkısını bilmediği Duman grubunun konserine kuzeninin ısrarlarıyla gitmek zorunda kalır. O geceden tek beklentisi yağmura yakalanmamakken en beklenmedik olanı, sırf onunla konuşabilmek için açılmış sahte bir hesabın gönderdi...