34. BÖLÜM: DELİ BİR YALNIZLIK

18 4 0
                                    

♪ Mavi Gri – "Bu Dünyadan Böyle Geçtim"

Fırından bir ekmek ve kendimi mutlu etmek için çikolatalı açma alıp çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Fırından bir ekmek ve kendimi mutlu etmek için çikolatalı açma alıp çıktım. Sabah yürüyüşü yapmış olayım diye eve yolu uzatarak gitmeye karar vermiştim. Bugün üzerimde bir mahmurluk vardı, güne bitkin başlamıştım. Tüm hafta boyunca adamakıllı dinlenemeyince haftanın son günlerine doğru yorgunluğum kendisini gösteriyordu, bu hafta takip edemediğim kadar hızlı ve yoğun geçmişti.

Farkında olmadan caddeye çıkmıştım, bakışlarım bir film afişine takıldı. Nereden tanıdık geldiğini anlamak istercesine ikinciye baktığımda hatırlayabildim. Şu an serinin ikinci filminin reklamını yapıyorlardı da ortaokuldayken, ilk filmin çıkmasını nasıl da heyecanla bekliyordum. Film afişine bakmaya devam ediyordum ancak artık gördüğüm bir çift açık kahve göz, minik bir burun ve tombul yanaklardı. Caddeden sağa sapıp evin sokağına girdim.

Nil, ortaokulda eve beraber yürüdüğüm yakın bir arkadaşımdı. Bir gün okul dönüşü ona filmden söz etmiş, vizyona girdiğinde benimle sinemaya gelmek isteyip istemediğini sormuştum. Öyle büyük bir olayı yoktu, oldukça basit bir aşk filmiydi ancak oyuncuların uyumunu merak ettiğimden heyecanlıydım. Fragmanı beraber izlemiştik ve ne kadar klişe bir film olduğu konusunda hemfikirdik, henüz fragman üzerinden onunla filmi eleştirmek bile eğlenceliydi. Nihayetinde o gün gelip çattığında ve ona yeniden teklif götürdüğümde benimle dümdüz alay etmişti. İnanamamıştım çünkü beni biliyordu. Ergen olmakla suçlandığımda 13 yaşındaydım ve beni suçlayan yine 13 yaşındaki yakın bir arkadaşımdı, benden okuma kitabı tavsiyeleri alan yakın arkadaşım. Üstelik önerdiğim kitapların müptelası olmuştu, sahiden inanılır gibi değildi.

Sonuç olarak bende heyecanın zerresi kalmamış, kalbim kırılmıştı. Oysa beni dinlediğini ve anladığını sanmıştım. Sevmek zorunda değildi ancak kötü davranması da gerekmezdi. Bu, benim yaşadığım en büyük üçüncü kırgınlıktı lakin hala kırgınlığın tarifini nasıl yapacağımı bilemiyordum bu yüzden elimden gelen yalnızca teşekkür etmekti.

Sen de beni hayal kırıklığına uğrattığın için teşekkür ederim.

Sen de beni anlamadığın için teşekkür ederim.

Sen de beni, özümde nasıl biri olduğumu unuttuğun için teşekkür ederim.

Ve karşılığında bana önemli değil demişti, bu kadardı. Küs değildik ama ondan sonra okullar kapandı, geriye beraber yürüdüğümüz bir yol kalmadı ve biz de bir daha konuşmadık. Oysa önemliydi. Her gün yan yana yürüdüğümüz yolun uzunluğu kadar, yarım saat kadar önemli.

Çocuktuk diye mi şimdi bu kadar çocukça geliyordu kulağa? Neticede o zamanlar sevdiğim sayılı insanlardan biriydi ve mutlu olduğum birçok anımdaydı. Artık denk geldiğinde omuz silkip geçebiliyordum çünkü gelmek isteyenin gelebildiğini, kalmak isteyenin kalabildiğini, gitmek isteyenin hiç düşünmeden gidebildiğini biliyordum. Dünya haliydi bu, hiçbir şey tek bir nedene bağlı değildi ve gelemeyince, kalamayınca ya da gidince; gerçekten isteyen telafi etmek için çabalardı ya. O insanların bahaneleri değil, talihsizlikleri olurdu ve içten özürleri dillerinin ucunda hazırdı. Merhem oydu işte, affetmek orada gizliydi.

BİR BALMIŞ BİR YOKMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin