Gonca sabah kalkıp Alaeddin'i göremeyince merak etmişti. Odanın içinde boş boş dolandı, kâh perdeleri çekti kâh içeriyi havalandırdı. Dışarıyı izlerken kapı sesini duyunca hemen arkasına döndü. Alaeddin de odaya yeni girmişti, göz göze gelince bakışlarını çekti Gonca'nın üstünden. Gonca tam ona doğru bir adım daha atıyordu ki ayağı, yere düşmüş olan yorganına takıldı. Alaeddin tam zamanında tutmasa yere yapışacaktı. Tam Alaeddin'in refleksi sayesinde rezil olmaktan kurtulduğunu düşünüyordu ki Alaeddin'in gülmemek için kendi zor tuttuğunu gördü. Sonra aniden ciddileşti.
"Ben dediydim" diyip yerdeki yorganı yerden kaldırdı. Gonca resmen yorgana küfretmek istiyordu.
"Neredesin sen sabahtandır Alaeddin Bey?"
Gözlerinin içine baktı.
"Ne o? Sorguya mı çekersin Gonca Hatun?"
Gonca cevap vermeye yeltense de Alaeddin fırsat vermeden konuşmaya devam etti.
"Seni ilgilendirmez, mühim bir şey olsa söyler-" durdu, "söylemez idim" dedi. Sonra masasındaki eşyaları hızlıca toparlayıp odadan çıktı. Gonca, Alaeddin'in böyle konuşmaktan kaçışını hazmedemiyordu. Basit bir mevzu niye bu kadar uzamıştı ki zaten? Boşuna uzattıklarını düşünmeye başladı. Hem zati Süleyman sade yemek ve misafirlik hakkında iki üç kelam etmiş idi o kadar.
Gonca meseleyi kendi kafasında yarı yarıya halletmiş sayılırdı. Sırada Medreseliyi bulup konuşmak vardı. İlk adımı kendisi atmak istemiyordu ama Alaeddin'in soğuk tavırlarına dayanamıyordu. Sataşmıyordu bile doğru düzgün. Gonca kendini birden yalnız hissetmeye de başlamıştı da zati. Medreseli'ye karşı ne hissettiğini de bilemiyordu. Bazen gerçekten boğmak istiyordu, bazen de kıyamıyor, o bakışlarına dayanamıyordu. Süslü lafları da hoşuna gitmiyor değildi.
Ama şu muzipliği Gonca'yı çok sinirlendiriyordu. Aklına yorgan geldi, ters ters baktı. Odadan çıkıp dolanmaya başladı. Alaeddin'i arıyordu aslında. Ama hiçbir yerde yoktu. Yeni pazara mı gitmiş idi acep? Pazarda olabilir diye düşünüp oraya da gitti.
Bir süre gözleri Alaeddin'i aradı. En sonunda görmeyince pes etti, sıkıntıyla içini çekti. Tam pazardan çıkmak için hamle yapıyordu ki bir şeye çarptı, bir kilim tezgâhıydı bu. Birkaç kilim yere düştü.
"Hatun sen heç etrafına bakmaz mısın?! Şu hâle bak!"
"Görmedim, kusura bakmayasın efendi"
Gonca hâlâ dalgındı, boş boş adama baktı. Adam öfkelenmişti. Bağırmaya devam etti.
"Kilimlerin hepsi toz toprak oldu! Ne beceriksiz hatunsun-"
"O kelamlarına dikkat edesin Vedat Bey!"
Gonca sesin sahibini hemen tanıdı. Alaeddin gür sesiyle konuşmaya devam etti.
"Karşındaki hatun, benim hatunumdur, KARIMDIR"
"Alaeddin Bey ben bilmez-"
"Boş lakırdılarını işitmek istemezim efendi! Tez hatunumdan özür dileyesin!"
Gonca Alaeddin'i uzun süredir bu kadar öfkeli görmemişti, sakinleştirmeye çalıştı.
"Alaeddin, ben kilimleri devirdim, ondan öyle dedi yoksa-"
"Gene de öyle kelamlar edemez sana!"
Adama döndü, bakışlarıyla dövüyordu sanki. Adam hemen konuşmaya başladı.
"Gonca Hatun, affedin. Haddimi aştım"
Gonca başıyla onayladı, göz ucuyla Alaeddin'e baktı. Hâlâ sinirli görünüyordu.
"Zararın ne ise karşılayacam Vedat, sen heç merak etmeyesin. Bir daha da hiç kimseye böyle bağırdığını görmeyecem. Burası yol geçen hanı değildir, o sesini alçaltacaksın. Anlaşıldı mı?"
Gonca Alaeddin'in bu hâlini çok seviyordu. Aralarında her ne olursa olsun Alaeddin hiçbir şekilde dışarıya yansıtmazdı, belli etmezdi. Hele ki biri Gonca'ya ters bir laf edecek olsun, o kişinin gözünün yaşına bakmazdı. Gonca bunları düşününce dünkü olayı boşuna uzattığı hissi kuvvetlendi. Alaeddin kilim tezgahından uzaklaştı, Gonca'nın yanına geldi.
"Ne ararsın burada Gonca?"
Yüzündeki öfke silinmişti ama bu sefer de ciddiyet vardı.
"Seni arardım Alaeddin"
"Ne deyü?" dedi sol kaşını kaldırarak.
"Dün-"
Cümlesini tamamlayamadan arkadan bir ses geldi.
"Alaeddin Bey"
Alaeddin hemen arkasına döndü.
"Buyurasın Hümeyra Hatun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Masalı
FanfictionGermiyan ve Kayı birliği, Alaeddin Bey ve Gonca Hatun'un evlenmesiyle sağlanmıştı. İkisinin de birbirlerine karşı hisleri olmasına rağmen, gizli tutuyorlardı.