19.Bölüm 🍂

547 38 27
                                    

Gonca'nın arkadaşı Zeynep Hatun sonunda Gonca'yı ikna edip dışarıya çıkarmıştı. Zeynep ne yapıp edip Saadet'i de ikna etmişti. Peşlerine kimse takılmayacaktı, zaten çok da uzağa gitmeyeceklerdi. Aslında ilk böyle planlasalar da Zeynep, Gonca'nın yüzünün hâlâ asık olduğunu görünce bir orman gezintisinin iyi olacağını düşünmüştü.

"Hade bin atına da gidelim Gonca"

"Zeynep içimden gelmez derim yahu, duymaz mısın?"

"İtiraz yok, hade gideriz"

Önce sarayın etrafında ufak bir tur atmışlar, sonra atları ormana sürmüşlerdi. Gonca'nın içinde garip bir his vardı, birden arkasına dönüp baktı. Kimse yoktu. Zeynep atını durdurdu.

"Dereden su almaya gidelim mi?"

"Yok, ben susamadım. Hade geri dönelim"

"Ben çok susadım Gonca, gidip şu dereden biraz su alacam. Sen beni burada bekleyesin"

Zeynep uzaklaşırken Gonca da atından indi, atını bir ağaca bağladı. Birden bir el ağzını kapadı, ormanın içine çekti onu.

Elin sahibi güçlüydü, Gonca debelense de kurtulamadı. Gonca'nın kalbi korkudan yerinden çıkacak gibi atıyordu. Elini hançerinin üstünde hazır bekletmeye başladı. Sonra elin sahibi kendini geri çekti, Gonca o an hızlı bir hamle yaparak onu ağaca yapıştırdı, boğazına hançeri dayadı. Yüzünü bir bezle kapamıştı, sadece gözleri görünüyordu.Bu gözler... Gonca karşısındaki gözlere baktı uzun uzun. Bu kahverengi gözlerde delice parıltılar vardı. Gonca kaşlarını çatarak bağırdı.

"Kimsin sen?!"

Karşısındaki elini yüzündeki beze attı, yavaşça indirdi. Gonca onu izliyordu, ne olur ne olmaz hançeri hâlâ boynuna bastırıyordu. Bez inince gözlerinden tahmin ettiği kişinin olduğunu anladı. İnanamayarak baktı. Onun burada ne işi vardı? Üstelik yüzünde çok ciddi bir ifade vardı. Gonca sinirle konuşmaya başladı.

"Alaeddin! Ödümü kopardın! Öldüm öldüm dirildim!"

"Kork deyü yaptım zati. Niye tek başında ormanda gezersin? Ben değil de başkası olsaydı n'apacaktın?"

"Boğazını kesecektim, eğer sen de biraz daha yüzünü açmasan seni de keserdim"

Hançeri biraz bastırarak konuşmaya devam etti.

"Sen ne ararsın buralarda? Kendini öldürtecek misin? Ahvâl böyle iken nasıl elini kolunu sallayarak Germiyan yurduna girersin Alaeddin?! Bir de beni takip edersin! Bizim yan yana görülmemiz de uygun değildir. Sen canına mı susadın?!"

"Korkum yoktur. Gelmek istedim, geldim. Kim mâni olacakmış, çıksın karşıma!"

"Sen delirmişsin!"

Gonca, Alaeddin'in bir an önce gitmesini istiyordu. Özlemişti onu ama yine de gitmesi gerekiyordu. Biri onu görürse Alaeddin için hiç iyi olmazdı.

"Ne deyü geldin?"

"Sormam gereken bir sualim vardır"

"Kime?"

"Sana"

"Sor ve git o vakit"

Alaeddin'in yüzündeki ciddi ifade Gonca'yı korkutuyordu. Ne soracaktı? Alaeddin kaşlarını çatarak sordu sorusunu. Günlerdir içini yakan, düşüncelerini alt üst eden o soruyu.

"Neden gittin Hileci Hatun?"

Gonca, Alaeddin'in boğazındaki hançerini çekti.

"Ben giderim Alaedd-"

Alaeddin kollarından yakalayıp ağaca yasladı onu.

"Önce bana cevap veresin"

Gonca yutkundu. Ne diyecekti ki? Alaeddin ne duymak istiyordu? Ters bir cevap verip gitmesini sağlayabilirdi. Ama Alaeddin'in gözlerindeki gizli hüzün Gonca'nın içini sızlattı. Alaeddin bu sessizliği istemiyordu, sorusuna cevap istiyordu. Sorusunu yineledi.

"Neden gittin Hileci Hatun?"

Gonca üzgün gözlerle ona baktı. Alaeddin cevap almak için uğraşıyordu.

"Hani mutluydun? Neden gittin o vakit? Yok madem mutlu değildin niye bana mutluyum dedin neden?"

"Alaeddin bırak gidecem ben"

"Yok, olmaz"

Gonca kıpırdandı ama ağaç ve Alaeddin arasından kaçmak pek mümkün değildi. Gonca Zeynep'in sesini duyar gibi oldu. Sonra ses kesildi. Zeynep, Gonca'yı bulamazsa tüm Germiyan'ı ayağa kaldırırdı, Gonca bunu çok iyi biliyordu. Bir an önce dönmesi gerekiyordu, Alaeddin'in de kendi yurduna dönmesi gerekiyordu. Yoksa birazdan onun için hiç iyi şeyler olmayacaktı.

"Alaeddin, cevabını verir isem gidecek misin?"

Başını salladı Alaeddin. Gonca gözlerinin içine baktı, hiç istemeyerek o acımasız cümleler döküldü dudaklarından.

"Ben orada artık mutlu değildim. Ailemi seçtim çünkü onlar benim için daha mühimdir. Zati bu evlilik de iki beyliğin selameti içindi. Böylesi daha eyi oldu, anladın mı? Hade git artık"

Alaeddin Gonca'nın önünden çekildi, Gonca hızlı adımlarla ormandan çıktı. Alaeddin olduğu yerde kalmıştı. Sanki yüreğine hançer saplanmış gibiydi.

***
Alaeddin odanın içinde dolanıyordu. Gonca'ya ait ne varsa sandığa koyacaktı, hiçbirini görmek istemiyordu. Gördükçe içi sızlıyordu çünkü. Aynasını da koyacakken durdu, yatağa çöktü oturdu. Yakın bir zamana kadar Gonca'nın güzel yüzünü yansıtıyordu bu ayna. Uzun uzun baktı. Sonra birden aklına ormandaki an geldi. Gonca boğazına hançer dayadığı an. Parmağında yüzük vardı! Evet, geçen hediye ettiği yüzük! Birden ayağa kalktı.

"Yüzük... yüzük hâlâ parmağındaydı! Baktıkça beni hatırla demiştim! Hâlâ takıyorsa..."

Sonra Gonca'nın sesi yankılandı kafasında. 'Ben orada artık mutlu değildim, ailemi seçtim çünkü onlar benim için daha mühimdir'. Bu cümle tekrar yüreğini yaktı. 'Böylesi daha eyi oldu' demişti. Kendini tekrar yatağa bıraktı.

"Gonca ben senin sözlerine mi gözlerine mi inanayım?"

Sıkıntıyla içini çekti.

Sevda Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin