Utançtan yüzünü Alaeddin'in göğsüne gömmüştü. Kimsenin görmemesini diliyordu. Alaeddin yavaşça yatağa bırakınca huzursuz hissetti. Aslında kızmayı planlıyordu ona. Ama o birkaç dakika içinde kendini o kadar güvende ve huzur dolu hissetmişti ki... 'keşke biraz daha uzun olsaydı yol' diye düşününce kendine kızdı.
"Alaeddin, bizi rezil-"
"Gonca" dedi lafını bölerek.
"İmdi ot kaynatmam lazım, sen burada bekleyesin"
Tam kapıdan çıkacakken "Hem merak etmeyesin, pazarın öbür çıkışından çıkıp sarayın arka tarafından girdik. Kimse görmemiştir" dedi. Alaeddin'in gözlerindeki telaşı görünce hafifçe gülümsemişti Gonca. Alaeddin çıkınca arkasına yaslandı. Tam Medreseli hakkında iyi şeyler düşünmeye başlamıştı ki aklına Hümeyra geldi. Kaşlarını çattı.
"Keşke bir tane çarpsaydım"
Sonra birden Hümeyra'ya sinirlenmeyi bıraktı.
"Asıl kabahat sende Medreseli! Sen yüz verdin! Pazarı gezdirmeler falan! Yok mu kendi ayağı, gezseydi işte"
Durdu, kafasını sinirle salladı.
"Amma yok ille de benim inadıma yaptın"
Niye bu kadar sinirlendiğini kendisi de anlayamıyordu. Sinirle konuşmaya devam etti.
"Senin o kalın kafanı kırmak vardı imdi!"
Medreseli'nin odaya girdiğini fark etmemişti. Birden sesini duyunca irkildi.
"Bilseydim papatya da kaynatırdım" diyip güldü. Gonca daha da kaşlarını çatarak baktı.
"Demek kafamı kırmak istersin ha? Ne vicdansız hatunsun"
"Tabib Efendi şifayı ver, fazla konuşma. Zati sinirliyim"
Alaeddin kedi gibi baktı.
"İmdi böyle mi oldu?"
"Hep böyle idi"
"Eyi"
Alaeddin hazırladığı şifayı uzattı Gonca'ya. Gonca çekip aldı elinden hızlıca. Sonra kokladı.
"Bu çok kötü kokar, içmem ben bunu"
Bu sefer Alaeddin kaşlarını çatmıştı.
"Bana bak Hileci, hepsini içeceksin derim sana"
"İçmezim, götür bunu. Beni de rahat bırakasın hade"
Diyip elindeki küçük şişeyi uzattı Alaeddin'e. 'Derdin yeter, dermanın eksik kalsın' diye mırıldandı. Alaeddin elinde şişeyle öylece bekliyordu.
"Ne dikilirsin başımda öyle?"
"İçeceksin bunu"
Gözlerini devirdi.
"İçmeyecem demedim mi Alaeddin Bey? Al şifanı git. Belki başka hatunlara verirsin"
"O ne demek imdi?"
"Offf sabahtandır o ne demek bu ne demek der der durursun! Oradan bakınca medresendeki hocaların gibi mi dururum?"
"Goncaaa"
"Ne var Alaeddin Bey? Gene ne oldu?"
"Bu şifayı içeceksin yoksa"
"Yoksa ne?"
"Ben içiririm"
Ters ters Alaeddin'e baktı. Alaeddin'i umursamayarak yine geriye yaslanıyordu ki Alaeddin birden kollarından yakaladı onu. Bir eliyle kollarını tuttu, diğer elinde de şifa vardı.
"İmdi bunu içeceksin" dedi yüzünü yaklaştırarak. Gonca'nın kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Tamam anlamında başını salladı. Alaeddin şişedeki şifayı son damlasına kadar içirdi ona."İ- imdi bı- bırak içtim işte"
Alaeddin Gonca'ya birkaç saniye daha baktı. Sonra bıraktı onu. İyice uzaklaşınca Gonca tekrar aynı asilikle konuşmaya başladı.
"Sen de eyice eşkıya oldun başımıza ha Alaeddin Bey?"
Alaeddin birden arkasını dönünce sustu hemen. Uzun bir sessizlik oldu. Bu sessizliği Alaeddin bozdu.
"İmdi eyi misin?"
Gonca cevap vermedi.
"Gonca"
Gonca yüzünü diğer tarafa döndü. Yorganı üstüne çekti.
"Bana darıldın mı?"
Alaeddin yatağın başında dikilmişti. Cevap bekliyordu. Amma Gonca'nın cevap vermeye niyeti yoktu. Sorusunu yineledi Alaeddin.
"Bana darıldın mı?"
Cevap vermeden başından savamayacağını anlayınca yerinde doğruldu.
"Darılmadım Alaeddin Bey. Alıştım. Sen hep beni üzersin, heç umrumda bile olmaz."
Alaeddin şaşkın bir ifadeyle baktı ona.
"Ben seni ne vakit üzdüm Gonca?"
Gonca içini çekti. Alaeddin yatağın yanına çömelmişti.
"Hangi birini sayayım Alaeddin Bey?"
Alaeddin direkt gözlerinin içine bakıyordu.
"Hepsini say"
Alaeddin Bey diyip diyip durması da hoşuna gitmiyordu amma imdi bunun sırası değildi. Gonca'ya merakla baktı. Gonca böyle bir cevap beklemiyordu. Biraz düşündü sonra gözlerini kaçırarak konuşmaya başladı.
"Dünden beridir hâlın tavrın heç hoş değildir, bilmez gibi bakma bana öyle"
Alaeddin biraz düşündü. Süleyman mevzusu geldi direkt aklına. Sinirle içini çekti, sakinleşmeyi umarak verdi nefesini.
"Bak gene ya-"
"Anlat Hileci Hatun anlat dinlerim"
Ses tonu Gonca'yı az da olsa sakinleştirmişti. Derin bir nefes aldı. Gene konuşmaya başladı.
"Dün beni sorguya çektin Alaeddin"
Alaeddin bir kaşını kaldırarak ona baktı.
"Ne sorgusu?"
"Bilmezden gelme. Tutturdun Süleyman ne dedi de ne dedi deyü. Süley-"
"Şu herifin adını bu kadar anma Gonca. Hoşuma gitmez."
Gonca Alaeddin'in yüzünü inceledi. Belirgin bir öfke vardı Süleyman'a karşı bu yüzde.
"Ee ne konuştuğunu da söylemedin Hileci. Bari adını anma"
Gonca uzun uzun baktı Alaeddin'in yüzüne.
"Bir şey mi diyeceksin Gonca?"
Gonca evet anlamında başını salladı, tam anlatmaya başlayacakken vazgeçti.
"Önce sen o hatunla ne konuştuğunu anlat"
"Hangi hatunla?"
Gonca kaşlarını çattı.
"Kaç hatun var konuştuğun?"
Alaeddin'e komik gelmişti bu durum, gülmemek için kendini zor tutarak konuşmaya başladı.
"Sen hangisini merak edersin?"
Gonca iyice sinirlenmişti.
"Sen benimle eğlenmeye çalışırsın, git başımdan Alaeddin Bey"
Yorganı üstüne çekecekken Alaeddin tuttu yorganın bir ucundan.
"Hümeyra Hatun'u dersin herhal. Pek bir şey konuşmadık, sade pazarı gezdirdim."
Yatağın ucuna oturdu. Gonca huysuzca kıpırdandı. Alaeddin onu ikna etmeye çalışır bir sesle konuştu başını hafifçe eğerek.
"İmdi sıra sende, anlat bakalım Hileci Hatun"
Gonca hâlâ kaşlarını çatarak bakıyordu.
"Ben dinlenecem Alaeddin Bey, imdi kaçıncı kez derim bilmem amma rahat bırakasın beni"
"Eyi"
Odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Masalı
FanfictionGermiyan ve Kayı birliği, Alaeddin Bey ve Gonca Hatun'un evlenmesiyle sağlanmıştı. İkisinin de birbirlerine karşı hisleri olmasına rağmen, gizli tutuyorlardı.