Alaeddin sabah uyandığında hâlâ çok yorgundu. Zaten uykusu defalarca bölünmüştü, uykusunu alamamıştı. Üstelik her yeri de tutulmuştu. Elini boynuna atmıştı, yüzünü buruşturdu. Başını bir sağa bir sola yatırdı. Gonca sessizce onu izliyordu. Göz göze geldiler birden. Alaeddin gülümseyerek baktı.
"Günaydın Hilec- Gonca"
"Günaydın"
Gonca bugün Alaeddin'in huyuna giderse defteri alabileceğini düşünüyordu. Alaeddin sediri toparladı. Gonca biraz üzülmüştü hâline. İlk başta ne kadar sırayla yatacaz diye anlaşsalar da Alaeddin pek izin vermemişti sedirde yatmasına. Alaeddin vazifedeyken sedirde yattığı günleri hatırladı. Sedir çok sertti, Alaeddin nasıl yatabiliyordu bunca zamandır? Sonra birden vicdansızlığı tuttu. 'Yatsın bana ne' diye geçirdi aklından. Hâlâ Alaeddin'i izliyordu. Alaeddin muzip bir şekilde gülerek ona döndü.
"Hileci sen bana sevdalandın mı yoksa? Gece başımda beklersin, sabah izler izler durursun?"
"Hı hı. Ölüyorum aşkından Medreseli. Gözümü alamıyorum senden. Ya sabır ya. Bunları duymak istersen daha çoook beklersin Alaeddin Bey. Haddinden fazla güvenirsin kendine. Dikkat et de çakılma"
Alaeddin ciddileşti. Derin bir nefes aldı, masasına döndü. Kitapları düzeltti. Keyfi kaçmıştı. Zaten yorgundu. Hileci'nin dedikleri de canını sıkmıştı. 'Haddinden fazla güvenirsin kendine. Dikkat et de çakılma' demişti. Niye böyle demişti ki? Düşünceli düşünceli elindeki kitabı rafa yerleştirdi. Kitapları bırakıp hazırlanmaya başladı. Tam zırhını giyecekti ki Gonca'nın yanına geldiğini fark etti. Anlayamayarak kaşlarını çattı.
Gonca az önce kendisini tutamamış, gene ters davranmıştı. Hâlbuki bugün Medreseli'nin suyuna gitme kararı almıştı. Telafi etmek için yanına gelmiş, zırhı giymesine yardımcı olmak istiyordu. Alaeddin'in bakışlarını görmezden geldi. Zırhın iplerini bağlamaya başladı.
"Gonca? Hayrola? Eyi misin?"
Elini alnına koydu.
"Ataşın da yoktur. Noldu?"
"Bir şey olmadı, erime yardım etmek suç mudur?"
Alaeddin'in ağzı açık kalmıştı; az önceki asi hatun gitmiş, yerine daha sakin bir hatun gelmişti. 'Gene aklından ne geçer Hileci?' diye geçirdi içinden. Gonca göz temasından kaçınarak zırhı iyice düzeltti.
"Tamamdır"
Gözlerini Alaeddin'in gözlerine çevirdi. Alaeddin hafifçe gülümsüyordu.
"Sağ olasın"
Sonra durdu.
"Ne isteyecen? Defteri mi?"
Gonca şaşkınlıkla baktı. Aklını mı okuyordu bu Medreseli? Ama kendini bu kadar çabuk ele vermeyecekti. Gülümsedi.
"Aşk olsun ya. Sade yardım etmek istedim, pişman ediyorsun insanı Alaeddin"
Sonra daha da şirin gülümseyerek konuşmaya devam etti. Elleri zırhın boyun kısmında oyalanıyordu.
"Amma defteri vermek istersen hayır demem"
Alaeddin şimdi tam olarak emin olmuştu. Hileci'nin derdi gene defterdi. Zırhtaki elleri bileklerinden tuttu, biraz uzaklaştırdı kendinden. Tüm bunlar gene defter içindi işte.
"Unut o defteri"
Gonca ellerini çekti. 'Bir kez de hemen anlama ya. Bir kere de seni rahatça kandırayım Medreseli. Seni kandırmak ne çetin iştir yahu' diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevda Masalı
FanfictionGermiyan ve Kayı birliği, Alaeddin Bey ve Gonca Hatun'un evlenmesiyle sağlanmıştı. İkisinin de birbirlerine karşı hisleri olmasına rağmen, gizli tutuyorlardı.