26.Bölüm 🍀

776 51 103
                                    

Diğer bölümlere kıyasla hayli uzun bir bölümle karşınızdayımmm, umarım beğenirsiniz. İyi okumalarrr:))  ☘️✨

***
Alaeddin tekrar zindandaydı. Kendini çok yorgun hissediyordu. Çok kan kaybetmişti, bitap düşmüştü. Hiçbir şey düşünmeden durdu bir süre. Sonra sızdı kaldı.

Gonca babasıyla konuşmaya devam ediyordu.

"Baba, yaralıdır. Zindanda tutmak ne kadar doğrudur? Hemi ağabeyim de hırpalamış, yaraları zati uzun süre sarılmadığı için pek fena bir vaziyette. Damadını böyle bir sefil bir durumda bırakmayasın bey babam, bize yakışmaz"

Alaeddin omzundan dürtülünce kendine geldi. Karşısındaki alplara bir anlam veremedi.

"Alaeddin Bey, Yakup Bey odada tutuklu kalmanızı daha münasip buldu. Buyrun gidelim"

Gonca odayı düzenliyordu. Yastıkları da iyice düzeltti. En azından rahatça uyusun diye düşündü. O sırada alplar Alaeddin'i getirmişti. Alaeddin'e gülümsedi. Alaeddin de ona gülümsedi. Gonca başıyla işaret etti, alplar çıktı odadan.

"Bu kararda senin dâhlin var mıdır Şifacı Hatun?"

"Bu kadar soru sormayasın Meraklı Şehzade"

"Daha heçbir şey sormadım"

"Sorma da zati. Yat, dinlen. Dinlenmen gerektiğini sen daha eyi bilirsin Tabib Efendi"

Alaeddin yüzünde yorgun bir tebessüm belirdi.

"O Tabib Efendi kendi yarasını saramadı"

"Şifacı Hatunu sardı işte"

"Yok hâlâ durur yara"

Alaeddin bedenindeki yaraları ilk anda kendi sarmıştı zaten. Ama vurgulamak istediği o somut yaralar değildi. Gonca telaşla Alaeddin'e doğru bir adım attı. Ellerini endişeyle üstünde gezdirdi.

"Başka yaran da mı vardı Alaeddin?! Neden söylemedin? İmdi gidip tabib çağırac-"

Alaeddin bileklerini yakaladı, gözlerinin içine bakarak konuştu.

"Yaram vardır evet lakin yüreğimdedir, öbürleri geçer gider. Amma korkarım ki yüreğimdeki bâki kalacak"

Gonca gözlerini kaçırdı.

"Neden?"

Sonra cevabı duymak istemedi birden. Ellerini çekti, toparlandı.

"Allah rahatlık versin Alaeddin"

Hızlı adımlarla odadan çıktı, Alaeddin olduğu yerde kaldı. Kahırla içini çekti.
En sonunda biraz dinlenmeye karar verdi. Kendini toparlaması gerekiyordu. Yatağa uzandı, ne kadar yorgun da olsa uyuyabileceğini düşünmüyordu.

Gözlerini kapatır kapatmaz tekrar ceylan gözlüsü geldi gözlerinin önüne. Tekrar şiirler mırıldanmaya başladı, kendine ninni söylüyor gibi hissetti birden. Ninni? Evladı olsaydı ona söylerdi belki. Sıkıntıyla nefesini verdi. Hatununu buradan çekip alamamak çok zoruna gidiyordu. Bu konuda bir işe yaramayan şehzadeliğine, konumuna sövdü. Sonra aklına sövdü. Tam yüreğine sövecekken yapamadı, durdu. O yüreğin içindekinden haya etti, dişlerini sıktı. "Bana naptın zalim? Ben böyle değildim" diye mırıldanarak uykuya daldı.

***
Gonca, bıkkın bir şekilde anasını dinliyordu.

"Sen gene o herifin yanına mı gittin?"

"O herif dediğin benim kocam ana"

Saadet kızını inceledi dikkatle. Sonra yavaşça konuşmaya başladı, dilindeki zehri akıttı.

Sevda Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin