Adı Güzel

11. bölüm

Öyle bir öpülmüştüm ki Cihan tarafından, dizlerim ve ellerim heyecandan titriyordu. Bana çarpık bir gülüş atıp arabayı hareket ettirdi, kendime gelmeye çalıştıkça daha da heyecanlanıyordum sanki.

Yutkunup camdan dışarı döndüm, elimi sımsıkı tutan elin sıcaklığı içime işlemişti. Elimi çekip aldığında öpecek sanmıştım ama önüne götürüp kalkmış aletine sürttü.

Yüzümde can bulan piç sırıtışla ona döndüğümde, onun yüzünde de aynı sırıtışı gördüm. Sonunda sesli bir şekilde gülmeye başladığımızda arabayı mükemmel bir düğün salonunun önünde durdurdu.

"Devran Düğün Salonları.... demek senin?" Şok olmuştum, duymuştum burayı.

Bir çok düğün solunu bulunan bir zincirdi, ildeki Devran düğün salonları yirmiden fazlaydı ve süper mekanlardı. Bazıları konseptliydi, havuzlu falan, bazıları normal. Tek bir ortak noktaları vardı.... hepsi çok lükstü.

"Gel yavrum." Uzattığı elini tuttum ve onu takip ettim. Bir çok baş bize dönse de hemen önlerine dönmüşlerdi.

"Bana Naci'yi yollayın." Cihan sert bir sesle konuşunca gencin biri hemen yandaki telefona uzandı.

Üst kata çıktık ve koyu renkli bir kapının önüne geldik, Cihan cebinden bir anahtar destesi çıkarttı. Koyu gri bir anahtar seçip deliğe soktuğunda dönüp bana baktı, güzel bir gülümsemeyle kapıyı açtı ve ikimizi de içeri sokup dudaklarımı yine aynı aşkla öptü.

"Gel, koltuğuma otur." Olmaz desem de dinletemedim, kendine de bir sandalye çekti yanıma.

Elimi tutup, diğer eliyle onlarca tarih ve isim soyisim yazan defteri kurcalamaya başladı. Defterin ortalarında bir yere parmağıyla vurduğunda sinirle çenesi kasılmıştı, tam o anda kapı tıklatıldı.

"Gel." Cihan gür bir sesle konuşunca kapı yavaşça aralandı, orta yaşlı ve düzgün giyimli bir adam içeri girdi.

"Beni çağırmışsınız Cihan bey..." Cihan sert bir ifadeyle adama bakıyordu.

"Naci.... bu kaç oldu abicim? Siktin attın rezervasyonları, dördüncü kez aynı mekanı, aynı tarihi, iki de değil üç kişiye kiralamışsın." Naci dediği adam kapıda büzülmüştü.

"Diyorum ki size, her mekana ayrı ajanda tutun. Tarihler çakışmasın, çingene çadırı gibi tek bir defterle iş yürütmeye çalışıyorsun. Beni ne kadar siktiğinin farkında mısın, adamları full lüks mekana kaydırmak zorunda kaldık." Adam gittikçe küçülürken, Cihan boştaki eliyle masaya kuvvetle vurdu.

"Özür..."

"Sikerim özrünü, iki yüz bin....zarar bu.. adamlar adres değişikliği için bile zarar temini istemeye kalktılar. Fark edilmese kan çıkardı, üç düğünü tek salona nasıl sığdırmayı düşünüyordun." Adam iyice kızarırken Cihan'ın elini sakinleşmesi için okşadım hafifçe.

Bana dönen bakışlarıyla yumuşak bir gülümseme yolladım, rahatlayan yüzüyle derin nefes alışını izledim. Adama döndüğünde daha rahattı.

"Siktir git bir koli ajanda al, her salona ayrı ajanda aç. Tüm tarihleri tek tek temize çek, hafta sonunda gelip kontrol ettiğimde bunları... bak söylüyorum... benim istediğim şekilde düzenli bulacağım." Adam Cihan'ın masaya fırlattığı defteri aceleyle kapıp odadan fırladı.

"Aslana bak, ne kükredin beeeee..." alaylı konuşmamla sırıttı.

"Ne sakinleştiriyorsun sen de, sikmem lazımdı o piçi. Göt kafalı, laftan anlamıyor zaten. Onun yüzünden bu güne kadar milyarlarca zarar ettim." Elini tutup baş parmağını hafifçe ısırdım, gözleri ağzıma kaydı.

"Yok mu bir ofis fantezisi beee..." gülerek kafasını iki yana salladı, cidden güzel adamdı..

"Doyumsuz piç, lan dün o kadar enerjiyi babam mı harcadı." Omuz silktim, kanım kaynıyordu.

Beni çekip ayağa kaldırdığında ona baktım, büyük koltuğa oturup pantolonunun kemerini açtı. Fermuarı da açtığında yutkundum, adamın sikine bile azar olmuştum.

"Çök, adı güzel. Ağzın fazla boş kaldı." Dudaklarımı ısırıp bacaklarının arasındaki boşluğa girdim, gözlerine bakarak yarı kalkık aletini çıkartıp hafifçe okşadım.

Tam ağzıma alacaktım ki kapı dan diye açılınca Cihan koltuğu öne çekip masaya yaklaştı, ben görünmüyordum. Gelen kişi ailesinden birisi olmalıydı ki, özel dinlemeden dalmıştı odaya.

Sinsice sırıtıp bacaklarını okşadım, seni biraz zor duruma soksam ne yapardın acaba Cihan?