37. bölüm Pars-Atlas

1.1K 135 10
                                    

Pars kollarındaki adama bakıp iç çekiyordu, sevdiği onun bebeğini taşıyordu. Gözleri bir kez daha yaşarırken uyuyan adamın saçlarına içli bir öpücük kondurdu.

"Bizim bebeğimiz... sevdiğimin bedeninde benden... bizden bir parça büyüyor. Yarabbim nasıl bir mucize bu..." sevgisi göğsünden taşıyordu artık.

"Uyu artık Pars..." Atlas uykulu uykulu söylenirken derin bir nefes daha aldı.

"Tamam, tamam uyuyorum. Sen geri geldin ya, ne dersen yaparım ben." Gözlerini yumup adamın alnına bir öpücük bıraktı, iki aydır baygınlık gibi sızmadıkça uyumuyordu.

"Senin kokun midemin bulantısını bile yatıştırıyor Pars, öyle iyi geliyorsun ki bana..." burnunu adamın boynuna sokarken onu ne kadar zor durumda bıraktığını umursamıyordu.

"Güzelim... biraz fazla sokuldun bana..." yutkunup kalçasını geri çekmeye çalışınca anlamıştı olayı Atlas, adamın boynunu hafif hafif öpmeye başladı.

"Çok özledim seni, bırak da sokulayım. Kokunu içime çekeyim, olmaz mı babası... hmmm..." kulaklarına ulaşan öpücüklerle mayışıp daha da sertleşiyordu aleti.

"Olur, olur ama... biraz zor durumdayım... çok özleyince... seni düşünmekten başka bir şey yapmadım hiç..." Atlas adamın çektiği kalçasının üstüne oturunca ağzı aralanmıştı.

"Çok özlemişsiniz... belli oluyor." İstekle altındaki sertliğe sürtününce adamın ağzı zevkle aralandı.

"Pars... özlediysen neden sarmıyorsun beni kollarınla?" Arzu dolu sesi hayal gibi geliyordu genç adama.

Yatakta doğrulup beline sarıldı sımsıkı, kokusunu içine çekti. Kirli sakallı çenesi güçlü parmaklarla sertçe kavranınca yukarı, kucağındaki sevdiğinin gözlerine baktı.

"Aptal adam, kendini harap etmişsin. Artık kaçmıyorum senden, huzur ve mutlulukla birlikte olalım sevgilim..." galiba Pars ölmüştü, sevdiği ona sevgilim demişti çünkü.

"Birtanem, tek aşkım... sen varsan zaten huzurluyum ben. Mutluyum, hem de çok... kollarımda sen varken nasıl mutlu olmam..." Atlas çenesinden tuttuğu adamın dudaklarını yumuşacık öptü.

Ona uzanan dudaklara bakıp sırıttı, tek gülüşünün adamı ne kadar mutlu ettiğini bilmiyordu bile... bilse daha çok gülerdi.

"Beni ne kadar özlediğini gösterecek misin, yoksa ben mi göstereyim?" Pars bu imayla dudaklarını yaladı.

"Benim için fark etmez ki, senin tenini hissettikten sonra gerisi önemli değil." Atlas altındaki adama sevgiyle ama cilveyle gülümseyip kalçasını yuvarladı.

Adamın kararan gözleri hoşuna gidiyordu, burnunu burnuna sürtüp aynı hareketi tekrarladı. Pars bu sefer inlemesini tutamamıştı, Atlas'ın da deliği sulardan iyice fena hale gelmişti.

"O zaman şimdilik bunu kullan, onu belki sonra isterim senden." Hafifçe kalkıp oturunca adam yüksek sesle inlemişti.

"Birtanem nasıl isterse." Dişleri arasından zorlukla konuşup adamı ensesinden tutup dudaklarına çekmişti.

Uzun uzun öpüştüler, bu öpücükler saf arzu ve sevgi doluydu. Pars da, Atlas da birbirlerine aşklarını kanıtlamak ister gibi öpüyorlardı. Atlas geri çekilip aceleyle soyunurken Pars da ona katıldı, ikili çıplak tenlerine dikkatle bakıyordu.

"Karnında ufak bir şişlik var şimdiden, çok mükemmel." Eğilip o şişliğe dudaklarını bastırdı Pars, Atlas'ın dudakları yukarı kıvrıldı ve adamı daha aşağıya yönlendirdi.

"Biraz da burasıyla ilgilen sevgilim." Muzipçe gülerek dudaklarını ısırmıştı, Pars bu ifadesine hayranlıkla bakarken eğilip onu ağzına aldı. Hayranlık ve aşkla yalayıp emiyordu onu, Atlas yoğun sıcaklıkla mest olmuştu ve ağzından bir oflama çıktı.

Deliğine giren iki parmakla daha da yüksek sesle inledi. Onu hem emip hem parmaklarken kendi sertliğini de okşadı Pars, şimdiden gelecek kadar kötü durumdaydı.

Sertliği ağzından çıkartıp parmaklarını çekti ve parmaklarını ağzına sokup emdi. Gözleri zevkle kapanmıştı, adamın tadı bal gibiydi.

"Sıkıca sarıl bana güzelim, seni kucağımda istiyorum." Atlas kucağına büyük bir hevesle gelmişti, kollarını boynuna ve bacaklarını da beline sarmış, onu içine almıştı.

"Sıkıca tutundum sevgilim, bundan sonra ömrüm bu kolların arasında geçecek." Hoplatılınca zevkle çığlık atsa da adamı kışkırtmayı bırakmıyordu, artık anlamıştı ki bu adam onun ömrünün geri kalanıydı.

Tüm kadınlığını ona sunmak istercesine hareket ettiğinde Pars için ipler kopmuştu, adamı kapıya dayayıp sakin ama delirten bir ritimle içinde gidip geldi.

"Daha sert, aşkım, sevgilim daha sert, hadi..." Atlas onu zorlasa da yapamazdı, bebekleri vardı...

"Hamilesin... daha sert olamam, delirtme beni güzelim. Zaten hasretinden deliriyordum..." buradan sonrası ikisi içinde bulanıkken bir kez daha birlikte sona ulaşıp uykuya dalmaları kaçınılmazdı.

Adı GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin