38. bölüm Pars-Atlas

1K 145 4
                                    

Neredeyse beş aylık hamileydi Atlas, her anı biricik kocası Pars ile geçiyordu. Karnı kocamandı ve çok yediği için kilo almıştı, bu durum en çok Pars'ı mutlu ediyordu. Çünkü adam eşi kıvrımlandıkça daha da çok hayran oluyordu ona.

"Sevgilim..." Pars hemen uyandı, bu tonu biliyordu. Aşeriyordu yine sevdiği, hemen ona dönüp gülümsedi.

"Söyle hayatımın anlamı, ne istiyormuş oğlumuzun canı?" Atlas kıkır kıkır gülüp adamın göğsüne vurdu cilveyle.

"Kokulu kavun, bir de karpuz..." Pars hemen kalkıp giyinmeye başladı, Atlas pişkin pişkin gülüyordu yattığı yerden.

"Sen yat birtanem, hemen alıp geliyorum." Kafasını sallayıp onayladı kocasını, onun yastığını alıp sıkıca sarıldı mis kokusuna.

"Kavun kokulu olsun bak, unutma." Pars aceleyle arabaya bindi, yirmidört saat açık olan manavlardan bulması gerekiyordu.

Hava acayip soğuktu ve uykusu vardı, ama eşinin ondan birşey istemesi bile ona enerji veriyordu. Solunda kalan manavı fark etti, ileriden dönüp önüne çekti arabayı.

"Selamün aleyküm abi, hayırlı geceler." Adam oldukça yaşlıydı, kafasıyla aldı selamını.

"Ne bakmıştın genç?" Dinç sesiyle gülümsedi Pars.

"Eşim aşeriyorda, kokulu kavun... bir de karpuz." Adam destek bile almadan ayaklandı, elindeki tesbihe çengelli iğne takıp arkaya yöneldi. Başıyla onu da çağırdı, peşine düştü Pars.

Odada tavandan sarkan, kadın çorabının içine konulmuş kavun ve karpuzlar vardı. Kasalarda başka meyvelerde vardı, ama gözleri onları görmüyordu.

"Seç bakalım, hangisini istersen al. Eşinin seveceği şeyi sen daha iyi bilirsin." Yaşlı adamın sözleriyle gülümsedi, kavunlara yaklaşıp kokladı.

"Bu olsun amca, karpuzu sen seç... onu anlamıyorum ben." Adam gülüp başıyla onayladı, kavunu ve karpuzu alıp oradan çıkarken adam sırtını sıvazladı.

"Rabbim sağlıklı ve hayırlı evlat etsin, her lokması helal olsun." Pars'ın sebepsizce gözleri doldu.

"Dini bütün biri gibi duruyorsun amca, sana bir şey sorsam beni yargılar mısın?" Adam gülümseyip kafasını iki yana salladı.

"Yargılamak ancak rabbime mahsustur evladım. Neymiş soracağın şey, sor bakalım." Pars derin bir nefes aldı, tek seferde döktü içini.

"Benim eşim çift cinsiyetli, bebekte nikahsız. Yani yurtdışında evlendik tabi ama, imam nikahı yok." Adam gülümseyip Pars'ın omzunu sıvazladı.

"En yakındaki cami imamına gidip durumu anlatın, hünsa ile nikah düşer oğlum." Pars yutkunup adama baktı.

"Hünsa ne demek amca?" Adam yüzünü göğe doğru çevirdi.

"Hünsa... iki cinsiyete sahip, rabbimin mucizesi olan insanlardır. Eşine iyi bak ve onu üzme, hünsaların gönlü çabuk kırılır. İki cinsiyetine istinaden iki kişilik üzülür, iki kişilik kırılırlar." Pars başını sallayıp adamın eline uzandı ve öpüp alnına koydu.

"Allah razı olsun amca, ömrün uzun olsun." Adam dükkanına girip tekrar tesbihini eline aldı, duasını sessizce okuyup tesbihini çekerken evlerine doğru yola çıktı Pars.

Kesip dilimlediği kavun ve karpuzu tepsiye dizdi, eşinin yanına ilerlerken gülümsüyordu. Onunla bir kez daha evlenecek olmak mutluluk vericiydi, bu seferki nikahları göklerde kıyılacaktı.

Yatakta uyuyan sevdiğinin yanına oturup kavun dilimini eline aldı, kokusunu alması için burnuna doğru uzattı. İçinden gülmek geliyorken Atlas gözleri kapalı halde uzanıp kavunu ısırdı, gözleri kapalı halde çiğnerken 'mmh' diye sesler çıkartıyordu.

"Kokulu kavun... mmmhhh... çok tatlı..." tekrar ağzını açınca ısırmasına izin verdi. Bütün dilim bitince biraz da karpuz yedirdi, tüm bunlardan sonra sabah trip yiyeceğini ise asla tahmin edemezdi.

Omzuna yediği yastık darbesi ve sızlanmalarla uyandı Pars. Atlas komodindeki boş tepsiye bakıyordu ve dudakları ağlayacak gibi bükülmüştü.

"Yaaa, hem geç geliyorsun, hem oturup kendin yiyip bana ayırmıyorsun. Hamileyim ben, bak oğlum baban hepsini yemiş... hadi ona kızalım, tekme atalım ona." Tam Pars'ı tekmeleyip yataktan atacakken karnındaki hisle donup kaldı. Pars aniden öylece kalan sevdiğiyla panikle yatakta doğruldu.

"Bak... Pars, şuna bak... hissediyor musun?" Karnındaki tekme hissinin üstüne elini koydu eşinin, ikisi de boncuk boncuk yaşlar dökecek gibi dolmuştu gözleri.

"Merhaba babacığım, merhaba aslanım. Korkma babaların burada." Pars artık gözyaşlarını tutamazken eşini kendine çekip sarıldı.

"Oğlumu bana karşı doldurma aşkım, dün gece uykunda yedin hepsini... bak." Akıl edip çektiği videoyla gözleri kocaman açıldı Atlas'ın, ağzından tatlı bir gülüş fırladı.

"Ehee, nasıl yemişim uyurken yaaa..."

Adı GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin