17. bölüm

3.5K 257 22
                                    

Cihan'ın koynunda uyanmak gibisi yoktu ve daha da güzel olan şey bugün tatil olmasıydı. Rahatça onu daha da sarmalayıp kokusunu içime çekerken kapı alacaklı gibi çalınmaya başladı.

"Cihan, lan aç kapıyı çabuk." Ceyhan abinin telaşlı sesiyle hızla yataktan fırladım.

"Hayırdır abi, ne oldu sabah sabah?" Beni inceden süzüp içeri daldı ve kapıyı kapattı.

"Babamlar geliyor, çabuk Cihan'ı uyandır. Çok acil oğlum." Panik haline bakıp hızla Cihan'ı uyandırmaya girdim.

Bebek gibi kıvrılmış uyuyordu, çıplak gövdesi emilme izleriyle doluydu. Hafifçe seslensem de derin uykuda olduğu belliydi, hiç tepki vermiyordu.

"Yavrum, kalk hadi abin burada. Babanlar geliyormuş..." lafım bitmeden panikle yataktan fırlayıp kalktı ve hızla giyinmeye başladı.

"Giyin Azer, çabuk, çabuk." Bu telaşlarına anlam veremesem de giyindim hızla, normal ev hali gibiydim.

Cihan hızla banyoya girip dişlerini fırçalayıp saçlarını düzeltti tam banyodan çıkarken kapı tekrar çaldı. Ceyhan abi kapıyı açtığında iki iri kıyım adam içeri girdi, ben adamlara hayretle bakıyordum.

"Baba, hoşgeldiniz. Kahvaltı ettiniz mi?" Cihan ikisine de sırayla sarıldığında hafifçe rahatlamış görünüyordu, adamlardan mavi gözlü olan hafifçe gülümsedi.

"Yaptık babam, yaptık. Bu ayıyı aç karnına getirirmiyim hiç buraya? Senin adamı çiğ çiğ yerdi valla." Diğer esmer olan adam sert bir ifadeyle bana bakıyordu ve benim bu bakış yüzünden ensemden terler süzülmeye başlamıştı.

"Pek işe yaramamış galiba baba." Cihan da tedirgin bir şekilde diğer adama bakınca yutkundum.

"Sen Azer olmalısın, ben Pars." İri elini tuttuğumda beynime vuran acı dalgasıyla iki büklüm oldum, Cihan ve diğer adam ellerimize atılmıştı.

"Hayatım, biraz sakin mi olsan acaba? Çocuğun parmakları zarar görecek, hadi bırak sevgilim. Hadi aşkım." Mavi gözlü adamın tatlı diline rağmen biraz daha sıktığında öfkeli sırıtışını fark ettim.

"Babaaa...."Cihan'ın gözleri dolmuştu ve bu beni sinirlendirmişti. Elimi tüm gücümle çekip ona atıldım, canımın acısı umurumda bile değildi.

Yüzünü avuç içimle sarıp gözlerini sildim, nefes nefese gibi duruyordu. Kafasını boynuma çektim, etraf fazla sessiz olduğundan yutkunma gereği duydum.

"Bir çay koy Ceyhan, anlaşılan damat adayımız konuşmaya değer biri." Tok sesle o tarafa döndüğümde bana yumuşak bir tebessümle baktığını gördüm.

"Koca sersem ayı, ilk başta da konuşabilir ve oğlumuzu üzmeden bu tanışmayı halledebilirdin." Mavi gözlü adam bize doğru gelip elimi eline aldı.

"Gel babacım, krem sürelim eline. Şişecek yoksa, olur mu?" Cihan'ı koynumda tutarak adamla birlikte yatak odama yürüdüm.

"Sen ona bakma, oğlunu paylaşmaya pek gönüllü değil. Ben eve gidince ona gününü gösteririm, sende ağlama artık Cihan, kırılmadı sonuçta." Cihan dolu gözlerle bana baktığında ona hafifçe gülümsedim.

"Çok acıdı, değil mi adı güzel? Saralım hemen krem sürüp." Alnını öpüp güzel yüzüne baktım.

"Şuan çok kötü değil, gözlerin dolacağına kırılmasını tercih ederdim." Cihan babasına bakıp kızarırken banyodaki dolaptan krem alıp gelmek için ayaklandı.

"Ayyy, sen ne romantikmişsin öyle Azer. İyi iyi, sevindim. Odun olsaydın fena olurdu." Sevimli sevimli konuşan koca adama bakıp gülümserken Cihan kremle ve sargı beziyle geri döndü.

"Ama oğlumu uzun zamandır üzdüğünü biliyorum ve bu konuda babası çok sinirli. Sonuçta o bizim en küçük oğlumuz." Cihan yüzünü elleriyle kapatıp ofladı.

"Baba, yeter ama. Yerin dibine girdim zaten, biraz daha utanırsam hayatımın geri kalanına domates olarak devam etmem gerekecek." Cihan tatlı tatlı söylenirken bir yandan da elimi kremle ovuyordu.

"Bilseydim üzmezdim ama söylemeye yada belli etmeye gerek duymamış beyefendi. Bu adamı reddetmem mümkün değildi ama, geç kalınmış mutlulukla da yetinebilirim." Cihan bana bıyık altından gülerken babası da omzuma bir tane patlatıp ayaklandı.

"Fazla romantiklik de bokunu çıkartmak oluyor canım, bil yani."

Adı GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin