16. bölüm

3.6K 222 25
                                    

Sabah kahvaltıdan sonra okula gitmek için evden çıkarken kapım çaldı, Cihan hala uyuduğu için hızla kapıya koştum. Can kapıda elinde büyük boy valizle duruyordu, benim valizimdi bu.

"Eşyalarını topladım, taşınıyorum. Evde bırakmaya gönlüm razı gelmedi, aşağıda bir valiz daha var. İnip alırsın artık." Kıpkırmızı olmuş gözlerini dimdik gözlerime dikerek konuşup arkasını dönüp gitti.

Bunun onu son görüşüm olduğunu bilmiyordum ama bilseydim bile bir şey demezdim ona. Ne diyebilirdim ki zaten...

Valizimi içeri çekip alt kata indim, apartman girişinin ortasında duran diğer valizime doğru yürürken telaşlı ayak sesleri duydum. Çıplak ayakları ve sadece bir boxer ile koşan Cihan beni görünce öylece durdu.

Bu adamın her hali içimi hoplatıyordu ama bu hali, içimi hoplatmak yerine burkmuştu. Valizi orada bırakıp ona koştum ve kollarımı vücuduna sardım, tüm vücudu titriyordu.

Omzuma yayılan ıslaklıkla ve artan titremelerle ağladığını anladığımda itiraz etmesine fırsat bırakmadan onu kucakladım ve eve çıkarttım. Valiz yada eşya falan umurumda değildi şuan.

"Tamam, sakin ol yavrum." Yatıştırıcı bir sesle konuşup sırtını okşarken kafasını kaldırıp bana baktı ve alnını alnıma dayadı.

Hala kesik kesik olan tatlı nefesi her soluğunda yüzümü okşuyordu. Öyle ne kadar durduk bilmiyorum ama Cihan ellerini yanaklarıma koyduğunda kafamı biraz geriye çekip ona baktım.

"Onunla gidiyorsun sandım...." acı dolu ifadesiyle o an ölesim geldi.

"Öyle bir şey asla olmayacak aşkım, seni severken, o yada bir başkası için hiç bir yere gitmem." Uzun bir nefes verip yutkundu.

"Gitme... yeni kavuştuk adı güzel, sakın gitme. Bırak seni gönlümce seveyim." Gülüp alnını ve şakağını öptüğümde gözlerini sımsıkı yumması o kadar hoşuma gitmişti ki, bir öpücükte göz pınarından çaldım.

"Gitmekten vazgeçeyim diye bu seksi bedenini gözüme sokmak için mi donla çıktın yoksa?" Oyuncu sesimle dudakları kıvrılmıştı hafifçe, alnını sertçe alnıma çarptı.

"Ahhh, Cihan'ım, dünyam.... ben ilk kez aşık olmuşum ömrümde... bırakıp gider miyim hiç?" Artık iyice gülümserken yanaklarımı sevip mutlu mutlu sordu.

"Bana aşık oldun değil mi?" Göz devirdim yalandan.

"Yok yavrum, abine. Seninle ateşli dakikalar geçirdikten sonra kapıdan bir baktı gözlerime.... işte dedim, hayatımın aşkı." Bu sefer daha sert vurdu kafasını.

"Azeeeerrrr..." tehdit dolu sesiyle sırıttım genişçe.

"Azer'in aşkı, güzeliiiii, söyle yavrum benim, sen ne istiyorsan söyle bana." Dudaklarını sıkıp gülmemeye çalışsa da hafif bir tebessüm kurtuldu dudaklarından.

"Beni seni sevdiğim kadar sev, çok sev hemde." Eğilip dudaklarımı yumuşacık olmuş dudaklarıyla minik minik öptü.

"Yavrum, valizimi inip alayım. Önemli bir şey sanıp çalacaklar donlarımı falan, hop de bakalım." Onu hoplatıp çekyata bıraktım ve kapıya yöneldim.

"Çalmışlarsa ben sana alırım, daha iyilerini, daha güzellerini hemde." Göz kırpıp kapıdan dışarı çıktım, çok şükür valizim yerinde duruyordu.

Valizi alıp yukarı çıktığımda Cihan uzanmış tavanı izliyordu gülümseyerek ve sanki yüzü daha bir aydınlık görünüyordu. İçimi çekip yatak odasına bıraktım valizleri, geri dönüp Cihan'ın bacakları arasına girip göğsüne yattım.

"Sevişecek halim yok, uslu dur." Göğsünü öpüp geri yasladım başımı.

"Sadece sarılmak istiyorum, ona haliniz var mı sevgilim beyefendi?" Kıkır kıkır gülüp kafasını salladı.

"Sana sarılmak için her zaman zulamda saklı bir miktar enerjim var aşkım." Kafam hızla kalktığında büyük bir gülümsemeyle karşılaştım.

"Lan.... bir daha söyle." Gülüp kafasını iki yana salladı inatla.

"Bir kere yavrum, hadi lan..." iç çekip daha çok gülerken kulağıma doğru sokuldu.

"Aşşşşkımmmm...." kalbim gümbür gümbür atarken onu altıma çekip bacaklarını belime sardım.

Bir saat olmamıştı ağlayalı ama şimdi cıvıl cıvıldı, gülen yüzüne öpücükler kondurup onu ağırlığımla ezerken kahkahalar atıyordu.

"Şimdi seni yemem mi ben? Ha, seni yemeden nasıl durabilirim ben?" Sırıtarak beni üstünden attı, üstüme çıktığında gülümsemem yüzümde dondu.

"Ava giderken av olma aşkımmm..." kendini bana sürttüğünde sadece yutkunmuştum. Kalçaları oynarken onu tutup durdurdum, kollarımı sarıp kendime bastırdım.

"Şimdi değil güzelim, canın acırsa dayanamam. Biraz dinlensin vücudun." Tenimde kıvrılan dudaklarını hissettim.

"Seni seviyorum be adam." Hafif bir sesti ama hergün duysam bıkmayacağım tek cümleydi.

"Seni seviyorum güzelim benim."

Adı GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin