12. bölüm

3.9K 227 18
                                    

Elimdeki artık tamamen inik olan aleti hafif hafif okşamaya başladım, bacakları kasılmıştı. Sanırım sertleşmemek için kendini tutmaya çalışıyordu.

Eğilip inik haldeyken ağzıma aldım, masanın altına soktuğu eliyle beni itmeye çalıştı. Diğer adam az önceki karışıklıkla ilgili konuşuyordu sinirle.

"Niye kovmadın lan yine Naci itini? Adam bizi durmadan zarara uğratıyor, bu sefer de iki yüz bin gitti gümbürtüye. Bir daha ki sefere kim bilir ne bok yiyecek, bu kadar yumuşak olma millete karşı."

Şu an hiçte yumuşak değildi, gayet sertti hatta. Sırıtıp dilimi kökünden ucuna kadar sürttüm ve alabildiğim yere kadar ağzıma aldım.

"Adamın çocuğu Sma hastası, korkuttum gözünü zaten ama para toplanıp çocuk tedavi olana kadar kovmam onu. Kafası dolu sadece, çocuk iyileşsin toparlanacak."

Duyduklarımla duraksadım, cidden bu kadar ince düşünen birisi olduğunu bilmiyordum. Eğilip toplarından birini ağzıma aldığımda eli saçımı bulup çekmeye çalıştı, izin vermedim tabi.

"Oğlum, çocuğuna ben de üzülüyorum. Ama bu adamın kaçıncı vukuatı lan, bir kendine gelemiyor. Toparlansın diye kaç kere uyardık." Derin bir nefes aldı Cihan.

"Abi, Gamze'nin her gün önünde aç olduğu için ağladığını düşün. İlaç için iki işte birden çalışıp, evladını tedavi edecek olan ilacı yine de alamadığını düşün. Ne yapardın?" Adam boğazını temizledi.

"Ne kadar eksiği kalmış?" Sesi az önceki gibi değildi şimdi.

Ben bile bir tuhaf olmuştum ve elimdeki aletin sertliğini korumasına şaşırmıştım. Benimki yarı inik hale dönmüştü çünkü, tekrar ağzıma aldım.

"Çok kalmadı, yüzelli bin falan." Adam sesli sesli ofladı.

"Halledelim bitsin, yazık çocuğa." Cihan güldü sonunda, abisinin sesi de kesilmişti.

"Eee, hadi siktir git." Sonunda patlayan Cihan'la gülmemek için ağzımdaki alete hafifçe dişlerimi sürttüm.

"Lan, Azer sonunda kabul etti mi aşkını?" Abisinin alaycı sesiyle yutkundum. Cihan da kasılmıştı.

"El ele görünce sizi sevindim. Ne ara açıldın?" Kafamı bacağına dayadım, açıkça dinliyordum onları.

"Açılmadım, bunları sonra konuşuruz. Başka bir gün." Donuk çıkan sesiyle bacağına kafamı sürttüm.

"Eee, sevgilin değil mi yani? Öyle diye duydum, lan evinde kaç tane fotoğrafı var adamın. Nasıl oldu anlatsana, ölüyorum meraktan." Koltuk çekme sesi gelince oturduğunu anladım, Cihan elini saçıma atıp sertliğine yaklaştırdı.

Onu ağzıma alıp emip yalarken dinliyordum, sesi bile titremiyordu ama bacakları hala kasılmış haldeydi.

"Gelişti işte bir şekilde, sevgiliyiz artık. Bugün de buraya getirdim.." abisi sözünü kestiğinde gülesim geldi.

"Harbi nerede o?" Ağzımdaki sertliği boğazıma kadar alıp yutkundum, deli bir heyecanla hızla inip kalkıyordum.

"Lavaboda." Tutuk bir sesle konuşunca abisi koltuğu hareket ettirdi.

"Hasta mı olcan lan, terliyorsun. Eee, anlat." Tekrar koltuk yerine çekilince iyice hızlandım.

"Ceyhan, kalk siktir git. Kapıyı da kapat, evde anlatcam diyorum. Ne meraklısın lan, hadi yallah, hadi abicim." Bağırmasıyla karşıdaki adamın kalktığını duydum, kapıya giderken söyleniyordu.

'Amına koduğumun delisi, parlıyor hemen' diyerek, yüksek sesle kapanan kapıyla koltuk geriye çekildi. Yüzü görüş alanıma girsin diye biraz öne çıktım.

Tam bir şey diyecekti ki tekrar ağzıma aldım, bu sefer yüksek sesle inleyip saçımı tuttu tek eliyle. Hızlı hareketlerle onu emerken açık açık inliyordu gözlerime bakarak, parmağımı kızarık ve şiş olan deliğine atıp okşadım.

"Sokabilirsin." Sesiyle yutkunduğumda bir kez daha inledi, aletine süzülen sıvıları parmağımla toplayıp deliğine yaydım.

Parmağım içine kolayca girdiğinde ikimiz aynı anda inledik, içine girmek için yanan organım isyan bayraklarını çekmişti. Pantolonum bol olduğu için dimdik karşıyı gösteriyordu, prostatını bulduğum Cihan kısa süre sonra haykırarak ağzıma geldi.

Yutmamıştım ve başka planlarım vardı, kalkıp kapıyı kilitlediğimde bana yutkunarak bakan adama bakıp ağzımdakileri avcuma boşalttım.

"Hazır mısın aşkım?" Dediğimde yutkunup başını salladı sadece.

Adı GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin