Adı Güzel

26. bölüm

Ciddi anlamda yükselmiştim şuan, sorun şuydu ki hala ailesinin evindeydik. Cihan rahatça kanepede oturuyor ve elimin üstünde parmaklarını gezdiriyordu.

Ben avcı gibi yüzüne kilitlenmiş bakarken bana döndü, ağzı hafif aralandı ama yutkunup gözlerini ailesinin üstünde gezdirdi. Pars babası bir süre bize bakıp başını başka tarafa çevirdi, Cihan'ın elini tutup avcunun içini öptüm nazikçe.

Hafif bir nefes alıp alt dudağını hızla yaladı, gözleri Atlas babasına kayınca aralarında sözsüz bir iletişim geçti sanki. Adam sırıtarak yukarıyı işaret etti ve Cihan aniden ayaklanıp beni de elimden tutup kaldırdı.

"Gel adı güzel, sana buradaki odamı göstereyim." Cihan elimi tutup beni sürüklerken Ceyhan abisi kafasını iki yana salladı.

Üst kata çıkıp uzun ve karışık koridorlardan geçtik, mavi bir kapının önüne gelince hemen kapıyı açtı ve dev gibi bir odaya girdik. Bu odadan daha küçük evler görmüştüm, aileler yaşıyordu.

Bana döndüğünde bakışları öyle masumdu ki delirecektim, böyle baktığı her an onu ağlatmak istiyordum... sadece zevkten ağlamasını istiyordum tabi ki...

Onu kendime çekip sertçe öptüm, eriyordu yine kollarımda. Ağzından zevk dolu bir inleme döküldü, dilimi hırsla ağzına ittim. Deli gibi yiyordum onu, elimi üstündekilere atıp hızla soydum.

Teni gözlerime bayram ettirirken boynuna ve oradan da göğüslerine yöneldim. Beni iyice delirtecek şekilde inlemeleri artarken kafamı kaldırıp ona bakma gereği duydum. Yarı aralık gözleriyle dümdüz ileri bakıyor ve ağzı açık inliyordu. Nefesi çok hızlıydı, ölüyordum galiba... bu hali ölümüme sebep olabilirdi gerçekten.

"Duyarlar mı?" Gözlerini yumup kafasını iki yana salladı.

"Odalarda yalıtım var, kendini tutma aşkım." Hırlasam çok mu abartı olurdu acaba?

"Babanın öngörüsüne şükürler olsun." Ona tekrar zevk vermek için önüne diz çöktüm, pantolon ve çamaşırından da kurtulup sertliğine öpücükler kondurmaya başladım.

"Ahhh, adı güzel... alay etme benimle. Al hadi ağzına, em beni." Sözlerini harfi harfine yerine getirip ağzıma aldım ve bir güzel emdim.

Elleri iki yandan saçlarıma gömülüp beni hareket ettirirken zevkten deliriyordum, şuan resmen ağzımı sikiyordu ama belki de ben daha fazla zevk alıyordum. Ağzımdan akan sularla parmaklarımı ıslatıp iki tanesini birden içine ittim, aleti ağzımda sıçrarken yüksek sesle inledi.

Hızla parmaklarken üçüncüyü de ekledim, ağzıma doğru sızlanıyordu. Dördüncüyü de eklediğim an kesik kesik boşalmaya başladı, deliği de parmaklarımın etrafında kasılıyordu.

Onu çevirip domalttım ve bir süre de dilimle zevk verdim. En sonunda ağlar gibi adımla inlemesiyle yatağa geçmeye karar verdim, yeterince hazırdı. Kendim yeni soyunuyordum, o kadar Cihan'ın zevkine odaklıydım ki...

Soyunup bacakları arasında yerimi aldım ama bu sefer farklı olacaktı, çünkü çok azmıştım. Bacaklarını itip deliğinin havada kalmasını sağladım, dizleri neredeyse kulaklarına gelecekti. Yavaşça içine girerken aralık ağzıyla girişimi izliyordu, tamamını sokmadım.

Jele uzanıp geri çıktım ve içine sıktım, tekrar girdim ve tekrar çıkıp aynı şeyi tekrarladım. Yeterli bulunca ayak bileklerini tutup hareket etmeye başladım, sadece hızlı nefesler alıyordu. Hızlandığımda ise direkt prostatını bulan hareketlerim yüzünden öyle bir ses çıkarttı ki... daha önce hiç bu kadar erotik bir ses duymamıştım.

Yüzlerce kez aynı yere kendimi iterken en sonunda sızlanır gibi inlemeler çıkmaya başladı dudaklarından. Onu öpmek için üstüne eğildim, karşılık bile veremiyordu, sadece inliyordu.

Muhteşem bir şekilde fışkırarak boşaldığında kısa süre sonra bende içine geldim. Ona doyamamıştım, dağılmış ve ter içinde olan ifadesine bakıp bileklerini bıraktım. İçinden çıkmadan hareketlerime devam ederken hafif bir tebessümle bana bakıp bacaklarını belime sardı.

"Azer'im, dudaklarıma gel." Ömrüm boyunca hiç bir çağrı beni bu kadar hızlı harekete geçiremezdi. Dudaklarına atılıp aşkımı onu zevkten zevke taşıyarak gösterirken kolları da boynuma dolandı ve biz ailesinin evinde olduğumuzu bile umursamadan yine birbirimizde kaybolduk.