31. bölüm Pars- Atlas

1K 112 11
                                    

Atlas sanki her gittiği yerde o genci görür olmuştu, her an bir yerden çıkıp hayranlıkla kendisine bakıyordu. Bir kez gerçekten oldukça sinirliydi ve genç adam ona gözlerindeki deli parıltılarla bakarken, Atlas ilk kez ani bir şekilde sakinleşti.

Tüm adamları kaçışmıştı siniri yüzünden, yalnızca o kalmıştı... Pars...

Ona doğru hızlı ama sağlam adımlarla yürürken yutkunma ihtiyacı hissetti. Genç siyah bir kot ve yeşil bir tişört giymişti, oldukça sadeydi aslında. Buna rağmen ölesiye çekici görünmüştü gözüne, öylece üstüne adımlayan genç önünde durdu.

"Lütfen vurma tamam mı?" Neden bunu söylediğini anlayamadan koyu renkli dudaklar dudaklarına kapandı ve Pars boğazdan gelen bir sesle inledi.

Vücudu gencin iri vücuduna dolanırken dudaklarını oynattı, tüm vücudu ona doğru çekiliyordu. Hem erkekliği, hem kadınlık organı heyecanla kendini hazırlamıştı.

Orta boylardaki erkekliği Pars'ın erkekliğine sürtününce gencin ağzına doğru inledi, kolları boynuna dolanmıştı. Orada uzun uzun öpüştüler, Pars bir hayalde gibi mutluyken, Atlas iliklerine kadar ilgiye doymuş hissediyordu.

"Senin olmak istiyorum.... ve benim olmanı." Sözleri kalbini tekletti, gözleri yine dolmaya başladı. Kafasını iki yana salladı hızla.

"Ben sadece bir durağım ve kimse duraklarda yaşamaz. Kendine gerçek bir eş bulana kadar görüşelim, sadece o zaman rahatça arkamı dönebilirim sana." Geçmişte sadece iki sevgilisi olmuştu ve kimseyle ileri gitmemişti.

Olduğu şeyi öğrenen herkes ondan uzaklaşıyordu, bu konuda yapabileceği bir şey yoktu. İki cinsiyetini de seviyordu ayrıca, sadece adet görmek çok zordu.

"Ben seni durak değil varış noktası, yani evim olarak görüyorum. Sen benim nefes almama sebep olan tek insansın Atlas." Pars onu göğsüne çekince yutkunup kokusuna sığındı, böyle konuşsa da zamanı gelince gideceğini biliyordu.

Hep giderlerdi... babası gibi...

Annesi sadece bir duraktı, babası sıradaki durağa doğru yola çıkmıştı çoktan. Son durak ise ölümdü tabi ki...

Etrafındaki kolların sıkılaşmasıyla gencin kokusunu içine çekti, onu dürten oldukça iri bir sertlik vardı ama Pars sakince sarılıyordu sadece.

"Artık gitmelisin, geç oluyor." Kararan havaya bakıp zorla konuşmuştu.

"Beni bekleyen kimse yok, seninle kalmayı tercih ederim." Atlas sesini çıkartmadı, o da kalmasını istiyordu.

"Şey... eve falan gitmeyeceğim ama ben... burada takılıyorum bazen." Pars boş depoya bakındı, burada ne yaptığını merak etmişti.

"Burada takılacaksan... biz de burada kalırız Atlas'ım." Nefesi kesilmişti minicik bir aitlik ekiyle, çok istiyordu biriyle olmak ama korkuyordu da... terkedilip yalnız kalmak istemiyordu.

"Tamam, o zaman odaya çıkalım mı?" Genç adam anlamayınca merdivenleri gösterdi, üst katta gayet döşeli bir odası vardı.

Yukarıya adımlarken bileği tutuldu, soran gözlerle gence baktığında bileğindeki el eline kaydı. Elleri birleşirken yutkunup merdivenlere yürümeye devam etmişti.

Elini tutan eli sıkıca sarmıştı o da, bu sıcaklık, harika his vücudunu canlandırıyordu. Tüm hücreleri Pars'ın ilgisine doymak istiyordu sanki, anahtar sağ cebinde olduğu için elini bıraktı ama kendisi diğer elini uzattı gence.

Bu ufacık hareket bile Pars'ı umutlandırmış ve kalbinde çiçekler açmasına sebep olmuştu. Odadaki büyük yatak, lüks koltuk ve sallanan portatif hamak ile rüya gibi bir odaydı.

Hamak oldukça büyüktü, şu örgülü olanlardandı ve siyahtı. Puf puf görünen büyük bir minderi vardı, o minderin üstüne oturup Atlas'ı kucağına almalıydı Pars. Kesinlikle bunu yapması gerekiyordu...

Adam onu yatağa çekince yutkundu, ter basmıştı aniden. Atlas ortadaki yastığı alıp ayakkabılarını çıkarttı ve yatağa bağdaş kurdu. Kucağına koyduğu yastık ereksiyonunu gizliyordu, Pars ile bütün gece süren sohbetlerinin çoğunda yastık kucağını süslemişti.

Pars ise sonunda o yastığa kafasını koyup, sevdiği adamın dizinde uykuya dalmıştı....

Adı GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin